Fatih’i İstanbul’a almayan komutan!

Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u Fethetti fakat kendi fethetti bu güzel şehre alınmadığını biliyor muydunuz? Evet, tebdil kıyafet gezen Sultan Fatih, yani tanınmamak için farklı kıyafetler giyerek İstanbul’u gezmeye çıktığı bir gün gece geç vakitte bugünkü Unkapanı’nda surların olduğu bölgeden İstanbul’a girmek ister. Girmek ister fakat giremez. Çünkü İstanbul’un o zaman 60 tane olan kapıları yine Fatih’in kendi koyduğu kurala göre yatsı namazı ile kapanır, sabah namazı sonrası açılırdı. İşte bu kural Fatih’in kendinin koyduğu bir kuraldı. Yatsıdan sonra İstanbul’a ne kimse girer ne de kimse çıkardı. Yeni fetih edilen şehrin asayişi için gerekliydi.

İşte Fatih Sultan Mehmet Han, kapılar kapandığı için, Unkapanı Kapısı’na gelen sultan ve beraberindekiler kapıda Sinan Çelebi’nin nöbet tuttuğunu görürler. Fatih Sultan Mehmet, Sinan Çelebi’ye,…

 

–  Yiğidim, geç kaldık. Aç şu kapıyı da şehre girelim, der. Sinan Çelebi karşısındakinin kim olduğunu bilmediği için kapıyı açmaz ve

–  Olmaz, padişahımızın emri var. Kapılar sabaha kadar kapalı tutulacak. Yeni bir ferman olmadıkça açmam, der

Kapının açılması için Sultan ve yanındakilerin çabası sonuç vermeyince bakmış ki bu iş sözle olmayacak, divit ve kalemi eline alarak,

 

“Kulum Sinan Çelebi’ye…

Sabrı tükendi Muhammed, aç kapıyı girsin sultanın” diye yazmış ve üstüne de tuğrasını çekmiş ve Sinan Çelebi’ye uzatmış.

–  Al işte, istediğin ferman, demiş. Sinan Çelebi de kâğıdı okuduktan sonra durumu anlamış ve

–  Ferman padişahımızındır, diyerek kapıyı açmış.

TEŞEKKÜR OLARAK CAMİ YAPILIYOR

Sinan Çelebi olarak bilinen kapı komutanın ismi Fatih’in ona “Bire sen ne Yavuz Er’mişsin demesinden sonra Yavuz Er Sinan olarak anılır  olmuştur. Fatih Sultan Mehmet onun bu güzel davranışından dolayı buraya cami yapılmasını istemiştir. İşte bugün gördüğümüz Unkapanı’ndaki caminin ismi ve hikayesi buradan gelmektedir. Yavuz Er Sinan Camii, İstanbul’un fethinden sonra yapılmış olan en eski camilerdendir. Unkapanı’ndan Eminönü istikametini döndüğünüzde hemen sağdaki ilk camidir. Sağrıcılar Camii olarak da bilinir.

Vakfiyesi 1484 tarihli olan cami oldukça küçük ve içi de oldukça sadedir. Evliya Çelebi (Seyyah Evliya Hafız Mehmed Efendi) bu caminin mütevellisi yani yöneticisi idi. Evliya Çelebi çoğunluk namazlarını burada kılardı, Evliya Çelebi’nin baba evi Unkapanı’nda idi.

YAVUZ ER SİNAN EVLİYA CELEBİNİN BÜYÜK DEDESİDİR
 Kimi kaynaklara göre banisi Yavuz Er Sinan’dır ki Sinan, Fatih Sultan Mehmet’in alemdarı ve mehterhane takımı oluşturan bölüklerin baş amiridir. Sefer zamanında sancakların önünde yürür ve “Ak Âlem” denilen sancağı taşırdı. Fetihten sonra da Unkapanı çevresindeki surların muhafızı olmuştur. Ünlü seyyah Evliya Celebi bu caminin uzun yıllar mütevellisinde bulunmuştur. Yavuz Er Sinan’ın Kütahyalı olduğu ve Evliya Çelebi’nin de büyük dedesi olduğu rivayet edilir. Caminin hariminde sadece iki mezar vardır. Bunlardan bir tanesi adına cami yaptırılan Yavuz Er Sinan ve diğeri de Erzurum Pirlerinden Horoz Baba.