Fransız işgalcilerinin 30 bin altınını; geri çeviren kitap aşığı

İşgal döneminde Fransızların tüm ısrarına rağmen kitaplarını satmayıp milletine bağışlayan kitap aşığı Ali Emiri Efendi

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu 

İstanbul işgal edildiği yıllarda Fatih Fevzi Paşa Caddesi üzerinde bulunan şimdi adıyla Millet Kütüphanesine giren İşgalci Fransız komutan el yazması kitaplara bakarak hem hayran hem de kıskançlıkla bu kitapların Fransa’ya gönderilmesini ister. Öyle ya koskoca Fransız Komutanıdır. Hem de teklif edeceği paraya kim hayır diyebilirdi ki? Evet, tamı tamına 30 bin altın teklif edecek ve üstelik bu özel kütüphanenin sahibine de ömür boyu maaş bağlanacaktı…

 

İşgal komutanı bu düşüncelerle Kütüphanenin o zamanki sahibi olan Ali Emiri Efendi’ye gider ve teklifini biraz da övünerek ağzı dolu dolu anlatır…

Ama Ali Emiri Efendi’den gelen cevap onun hem yüzünü kızartır hem de utandırır:

Ben kitapları devletimin bana ödediği maaşla topladım. Öldüğüm zaman milletime kalması için! Bir daha böyle bir teklifle gelirseniz sizi buradan kovarım.”

Ali Emiri bütün hayati boyunca büyük fedakârlıklarla topladığı çok kıymetli el yazması kitap ve vesikaları karşılıksız olarak milletine armağan etmiştir. Bunun için Fatih’teki Feyzullah Efendi Medresesi’ni kütüphaneye çevirtmiş ve kitaplarını buraya bağışlamıştır.

Bütün ısrarlara rağmen kütüphaneye kendi adini verilmesini reddetmiş ve kütüphanenin adinin “Millet Kütüphanesi” olmasını istemiştir. Bu, onun milletine hizmet aşkının en somut bir göstergesidir. Bugün bile yüzlerce kişinin her gün ziyaret ettiği bu kütüphaneyi Ali Emiri 4.500’u el yazması, 12 bin kadarı matbu toplam 16.500 kadar kitabı bağışlayarak kurmuştur.

Divan-i Lugat-it Turk’ün orijinaline 10 bin altın veriliyor ama yine de satmıyor

Bu kitaplar arasında çok kıymetli kitap ve vesikalar mevcuttur. Divan-i Lugat-it Turk de onlardan biridir. Zamanında Macar Ilimler Akademisi Divan-i Lugat it Turk satın almak için 10 bin altın teklif ettiğinde, Ali Emiri Efendi hiç tereddüt etmeden reddetmiş ve su cevabi vermişti: “Ben kitaplarımı milletim için topladım. Dünyanın bütün altınlarını önüme koysalar, değil böyle bir kitabi, herhangi bir kitabimin tek bir sayfasını dahi satmam.”

Ve hayat hikayesi:

1857 yılında Diyarbakır’da doğan Ali Emiri Efendinin ailesi Diyarbakır’ın köklü ve aydın bir ailesi olup, seyyid ve şerif soyundan gelmektedir. Diyarbakır’ın ünlü şairlerinden Saim Mehmet Emiri Çelebi’nin torunlarından Seyyid Mehmet Şerif Efendi’nin oğludur. İyi bir öğrenim görmesinde ve yetişmesinde ailesinin büyük rolü olmuştur. Çocukluğundan itibaren kitap okumaya meraklı olan Ali Emîrî Efendi, güçlü bir hafızaya sahipti. 8-10 yaşlarında eski yapılar üzerindeki yazıları okumaya çalışıyordu.

Gençliğinde ise hat sanatıyla meşgul olmuş ve yazdığı yazılar Diyarbakır’da camilere asılmıştı. Çocukluğundan beri büyük bir özveriyle kitap toplamaya başlamış, Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde vazifesi gereği gittiği her yerde yine hiç ara vermeden okumaya ve kitap biriktirmeye devam etmiştir. Parasının yetmediği veya sahibi satmadığı için elde edemediklerini ise istinsah (bakarak aynısını yazmıştır)  etmiştir. Hatta onun bazı kitapları elde etmek için uzak diyarlara gittiği veya tayinini çıkarttığı bile oluyordu. Kitaplar onun için bir koleksiyon malzemesi değil, geçmişi keşfetmenin birer aracıydı.


Ve Emekli oluyor…
Çalışma hayatı memuriyette geçti. Katip ve defterdar olarak Diyarbakır, Selanik, Adana, Leskovik, Kırşehir, Trablusşam, Elazığ, Erzurum, Yanya, İşkodra, Halep ve Yemen’de otuz yıl kadar memuriyet görevinde bulundu. Çok sevdiği kitaplarla daha çok meşgul olabilmek için 1908’de kendi arzusuyla emekli oldu. 30 yıl çalıştıktan sonra 1908 yılında çok sevdiği kitaplarla daha çok meşgul olabilmek için emekli olmuştur. Bu eserleri 1916 yılında bir araya toplayarak kendisine tahsis edilen Feyzullah Efendi Medresesinde bir kütüphane kurmuş ve bütün ısrarlara rağmen kütüphaneye kendi ismini değil de “Ben bu kitapları Milletim için topladım ve Milletime vakfediyorum “diyerek kütüphanenin adını “Millet Kütüphanesi “ koymuştur.   Ali Emiri Efendi’nin kütüphane kurmasının Milletine karşı duyduğu büyük saygı
Kitaplarla yaşadı kitaplarla öldü

Emekliye ayrıldıktan sonra Ali Emiri, kalan hayatını İstanbul’da kitapları arasında geçirdi… Eserleri: Tezkirei Suara’yi Amid, Osmanlı Vilayet-i Şarkiyesi, Osmanlı Şehirleri, Diyarbakır’lı Bazı Zevatın Tercüme-i Halleri gibi eserleri bulunan Emiri, 32 sayı yayınlanan Osmanlı Tarih ve Edebiyatı dergisini ve 6 sayılık Amid-i Sevde dergisini çıkardı. Milletinin kültür mirasının korunmasında böylesine çok büyük hassasiyetler gösteren, her türlü maddi menfaatleri hiç düşünmeden elinin tersiyle iten Ali Emiri Efendi, üç gün süren bir hastalıktan sonra, 23 Ocak 1924’te Fransız hastanesinde vefat etti. Mezarı, Fatih türbesi avlusundadır.

17 Nisan 1916 tarihinde kurup 23 Ocak 1924 yılına kadar, yani ölümüne kadar yaşadığı sürede kurduğu kütüphanesinin müdürlüğünü de yapan Ali Emîrî Efendi’nin ölümü üzerine birçok meşhur edebiyatçı ve şair yazı yazmıştır. Ancak O’nu en iyi anlatan, ebedileştiren şiir, şüphesiz Yahya Kemal’in yazdığı şu gazeldir.

Muhtâc isen füyûzuna eslâf pendinin

Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendi’nin

Kütüphaneden Nasıl Yararlanılır?

Kütüphane Cumartesi ve Pazar günleri dışında 8.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.   Araştırmacılar, eserler hakkındaki bilgilere Kütüphanenin; yazar adı, kitap adı ve konu numarasına göre düzenlenmiş kartoteks fişlerinden veya elektronik veri tabanından Internet ve İntranet ortamında erişebilirler.   Eserin kendisini görmek isteyen okuyucular, kitap isteme fişi doldurarak talep etmeleri halinde okuma salonunda eserler veya elektronik kopyalardan istifade edebilirler.

Eserleri, kütüphanede incelemek isteyen araştırmacılar, kimlik örnekleri ile iletişim bilgileri (açık adres, telefon, e-posta), yararlanmak istedikleri eser/eserler ile (adı, bölüm ve demirbaş numaraları) ile araştırma yapacakları konu ve araştırma amaçlarını (bilimsel,ticari, eğitim) içeren bilgiler ile başvuruda bulunmalıdırlar.

Kütüphanede neler var?
Millet Yazma Eser Kütüphanesi bir araştırma ve ihtisas kütüphanesidir. Kütüphanede 2757 Türkçe, 3704 Arapça, 509 Farsça ve 28 diğer dillerde olmak üzere 6998 yazma eser ile Arap harfli matbu eserle birlikte 30.000 e yakın kitap vardır.  Kütüphane, Feyzullah ve Ali Emiri koleksiyonu olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Ali Emiri Koleksiyonu Arapça, Türkçe ve Farsça olarak üçe bölünmüştür. Kaşgarlı Mahmud’un Divanu Lügat’it-Türk adlı ilk Türkçe sözlük de burada bulunmaktadır.

Türkçe yazmalar tarih, coğrafya, manzum, tıp, müteferrik gibi konularına göre küçük birimler oluşturmuştur. Onun için bir yazma istenirken “A.E Tarih” “A.E Manzum” gibi adlarla numaraları yazılmalıdır. Sadece A.E. demek yeterli değildir. Son olarak da A.E. Belge adlı bir bölüm daha açılmıştır. Bu koleksiyonda fermanlar, beratlar ve hatlar gibi kıymetli belgeler bulunmaktadır.

Binanın  kısa tarihçesi:
1112 H. (1700-1701 M.) yılında Erzurumlu Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi tarafından Dârü’l Hadis (Hadis İlimleri Fakültesi) olarak yaptırılan bina kurucu