Hayatı boyunca topladığı kitapları bir gecede yandı

Recai Mehmet Efendiyi şöyle biraz araştırınca ne kadar kitap sevgisi ile dolu olduğunu görüyorsunuz. İşte ecdadımızın kitap sevgisi, okuma ve okutturma sevgisi sayesinde Osmanlı uzun yıllar ayakta kaldı. Gönül ister ki şimdi de her mahallede bir kütüphanemiz olsun ve içi hem kitaplarla hem de okuyucularla dolsun. Merhum Recai Mehmet Efendi, kitap seviyordu ama o sevdiği kitaplar da bir gecede yanmıştı. Büyük Hocapaşa yangınında, Çemberlitaş’ta kışlık evi içindeki eşyasının, 40 seneden beri topladığı nadir kitaplarının birkaç saat içinde yanıp yok olmasına o kadar üzülmeyen Recai Efendi 1282 (1865) tarihinde oğlu Mazhar Ziyaeddin Bey’in kazaen vefatına kahrolmuştur. Bu üzüntü içinde iken 1291 Muharreminde (Mart 1874) 35 senelik eşi Rabia Adviye Hanım vefat etti. Hayatta olan oğlu ve kızlarının evlenerek yanından ayrılmış bulunmalarıyla hazin bir yalnızlık içinde kaldı. İşte hikayenin devamı:

HEM HATTAT HEM KİTAPSEVER
Osmanlı dönemi devlet adamlarından, nazır, şair ve yazar, hattat (D. 1803, İstanbul – Ö. 1874, İstanbul). Vakanüvislik ve Takvim-i Vakayi Nazırlığı gibi döneminin oldukça önemli bilimsel çalışmalarında bulunmuş, edip, şair ve hattat olarak tanınmış olan Recai Efendi, Maadin Kalemi Başhalifesi Ahmet Nureddin Efendi’nin oğludur. Recaizade Celâl Ekrem ile Recaizade Mahmut Ekrem bu zatın oğulları ve Ercüment Ekrem Talu da torunudur. İlk tahsilden ve Hafız olduktan sonra on altı yaşında babasının Kalemine girmiş, bir taraftan da cami derslerine devam etti. Babıali kalemlerine girdikten sonra Serasker Halil Rifat Paşa’nın Dîvan Kâtipliğini yaptı, Amedî Hulefalığında bulundu, 1848’de Vakanüvisliğe tayin edildi. Bu görevden ayrıldıktan bir yıl sonra Takvimhane Nazırlığına getirildi. O vazifede iken epeyce faydalı kitapların basılmasına hizmet etti. 1853’te bu işten azledildi. İki sene işsiz kaldıktan sonra Maarif Meclisi Azalığına atandı. Daha sonra Meclis-i Vâlâ Azalığında, Bosna ve İşkodra Kapı Kethüdalığında bulundu. İstanbul’da öldü. Eyüp’te toprağa verilmiştir. Şairlikten ziyade iyi bir kâtip ve yazar olarak tanınmıştı. Pek güzel ve çeşitli yazılar yazdığı gibi tezhip yapmak ve güzel ciltler meydana getirmek gibi hünerlere de sahip di. Musikiden de anlardı. Recai Efendi’nin üçüncü oğlu ise Recaizade Mahmud Ekrem Bey’dir. 17 Mart 1847’de doğmuş ve 31 Ocak 1913’de vefat etmiştir. Kabri Küçüksu Mezarlığı’nda oğlu Nejad’ın yanındadır. Edip şairlerimizden idi. Ercümend Ekrem Talu bu zatın oğludur.

SİBYAN MEKTEBİNİN ÖZELLİĞİ

Yapı ‘sebilküttab’ olarak tanımlanır. Sebilküttab, Osmanlı döneminde ilim ve suyu buluşturan yapıları karşılamak amacıyla kullanılır. Büyük şehirlerin işlek caddeleri üzerinde ve genellikle cami yanlarında içme suyu dağıtılan özel mimari birimdir. Bu yapılar, alt katı sebil, üst katı ise sıbyan mektebi olarak inşa edilir. Yapıya karşıdan bakıldığında, ortada üç pencereli sebil, simetrik olarak sağda çeşme, soldaysa kapı görülür. Ayrıca çeşme ve kapının yanlarında da ikişer küçük çeşme bulunur.
SİBYAN MEKTEBİ YAPTIRMAYI ADADI
Dönem itibarı iki dışişleri yazışmalarında oldukça önemli bir konumda olan  Recai Mehmet efendi önemli bir hastalığa yakalandı. İyileştiği takdirde şükür için topluma hizmet verecek bir sebil binası ve sıbyan mektebi inşa ettireceğine dair bir adakta bulunması ve iyileşmesi ile birlikte de  kendi himayesinde bulunan arsaya bu küçük mütevazi yapıyı inşa ettirmiştir. Mimarlığını Mehmet Tahir Ağanın yaptığı bu yapı alt katının barok tarzda yapılmış olması ve sebil, çeşmeler ve giriş kapısının yakaladığı simetrik uyum, üst katının ise önceki dönemlerin izlerini taşıyan bir yapıya sahip olması ile farklı bir mimari görünüm yansıtmakta. Ayrıca Kapı üzerinde ve sebildeki yazılar devrin ünlü hattatı Yesari Mahmud efendi tarafından işlenmiş, 1970 yılında çeşitli tamiratlar gören yapı 2009 yılı ile birlikte büyükşehir belediyesi tarafından restore edilerek hizmete sunulmuştur.
Vefâ’da Recai Mehmed Efendi Mektebi (bugün kütüphane) kapısı: Acibtü limen talebe’d-dünyâ / Ve’l-mevtü tâlibuhu (Ölüm onu istediği hâlde dünyaya talip olan kişiye şaşarım.)

KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946).

 

https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanlinin-recai-efendi-sibyan-mektebi-gunumuzun-mini-kutuphanesi/3