Hayatı sürgünlerde geçmiş "Rus yanlısı" bir Paşa

Mahmut Nedim Paşa Türbesi;  İstanbul Suriçi Cağaloğlu Molla Fenari Mahallesi Cağaloğlu Meydanı’na cepheli olarak 1883 tarihinde inşa edilmiştir. Türbenin kendisi değil ama içindeki şahsın çok ilginç bir özelliği var. Hayati git-gel sürgünlerde geçmiş bir Osmanlı Paşası. Rusya ile yakınlaşmayı o kadar abartmıştı ki kendisine bir dönem “Rusya dış siyasetini takip eder bir devlet şekline soktu. Bu Rusya sevgisi yüzünden İstanbul siyasi çevrelerinde lakabı Nedimoff”‘a çıktı. Bu da Osmanlı devletinin batı Avrupa devletleri yanında itibarının kırılmasına ve devletin yalnız kalmasına sebep oldu. İçişlerinde takip ettiği hiç sorumsuz merkeziyetçi yanlış siyaset Abdülaziz’in halkın sevgisini kaybetmesine ve özellikle Balkanlarda milliyetçiliğinin önem kazanmasına neden oldu.

Evet, dedik ya türbenin kendisi klasik batı tarzı türbelerinden ama bu Osmanlı Paşasının hayatını merak edenler için kısa bir bilgi notumuz var. Merak edenler okuyabilirler:

1818 yılında doğan Mahmut Nedim Paşa Şam ve Bağdat valilikleri yapmış olan vezir rütbeli Gürcü Mehmet Necip Paşa’nın küçük oğludur. Eğitimini bitirince devlet memuriyetine girdi. Mektub-i Sedaret ve amedi kalemlerine girdi ve Bursalı Sait Paşa’ya divan katibi oldu. Sonra mektub-i sadaret yardımcısı oldu. Sonra sırasıyla Şubat 1847’de mektub-i sadaret muavini; sadaret mektupçusu; Mayıs 1849’da Divan-ı Humayun amedi yardımcısı, Aralık 1849’da amedi ve 1853’de beylikçi yapıldı. Temmuz 1854’den itibaren sadaret müsteşarlığına ve Temmuz 1854’den itibaren de Hariciye Nazırlığı müsteşarlığına getirildi.

Şubat 1825’de vezir şeref ünvanı verilerek Sayda valisi tayin edildi ve sırasıyla Kasım 1855’de Şam valisi ve Şubat 1858’de İzmir valisi tayin edildi. Sonra İstanbul’a geçti. Şubat 1858;’de Meclis’i Tanzimat üyesi ve Nisan 1858’de Hariciye Nazırı Keçecizade Fuat Paşa Paris’e gittiğinde vekaletle Hariciye Nazırı olarak çalıştı. Ağustos 1858’de Ticaret Nazırı olarak tayin edilip Aralık 1859’da azledilince kadar görev yaptı. Temmuz 1860’da kendi isteği ile Trablusgarp valisi yapıldı ve burada 7 yıl valilik yaptı. 1876’de İstanbul’a döndü ve Haziran 1867’de Meclis’i Vala üyeliğine tayin edildi. Ağustos 1867’de Devai Nazırı ve Mart 1868’de ikinci kez sadaret müsteşarı oldu. Hakkı Paşa öldükten sonra doğrudan doğruya saray tarafından Bahriye Nazırı yapıldı.

OSMANLI’YI BATIDAN AYIRDI 

Sultan Abdülaziz’le yakın ilişkiler kurmuştu. Padişah’ın hiç denetimsiz monarşik idare hakkı olduğu telkini yapmaktaydı. Bu nedenle Abdülaziz’in gözüne girmişti. Sadrazam Mehmet Emin Ali Paşa 7 Eylül 1871’de öldüğünde Abdülaziz’in şahsi tercihi ile birinci kez sadrazamlığa getirildi. İlk icraatı daha önce Osmanlı devletinin batı Avrupa devletlerine dayanan politikasını tayin eden Ali Paşa’nın siyasetlerini değiştirmeye çalışmak oldu. Ama önceki işi Ali Paşa’nın ailesini, dostlarını ve devlet içinde birlikte çalıştığı iş arkadaşlarını görevlerinden ayırmak oldu. Dış siyasetinde o zamanki Rusya büyükelçisi Nikolay Pavloviç İgnatyev’ye yakın bağlılık gösterip Osmanlı Devleti dış siyasetini Rusya dış siyasetini takip eder bir devlet şekline soktu. Bu Rusya sevgisi yüzünden İstanbul siyasi çevrelerinde lakabı “Nedimoff”‘a çıktı. Bu da Osmanlı devletinin batı Avrupa devletleri yanında itibarının kırılmasına ve devletin yalnız kalmasına sebep oldu. İçişlerinde takip ettiği hiç sorumsuz merkeziyetçi yanlış siyaset Abdülaziz’in halkın sevgisini kaybetmesine ve özellikle Balkanlarda milliyetçiliğinin önem kazanmasına neden oldu. Bu kötü gidişat Mithat Paşa tarafından Abdülaziz’e bildirilip sultan uyarıldı. Bunun üzerine 31 Temmuz 1872’de Abdülaziz, Mahmut Nedim Paşa’yı sadrazamlıktan azletti.

MEMURLARIN VE VALİLERİN  SEVMEDİĞİ BİR PAŞA
Mahmûd Nedîm Paşa, sadrâzamlığı sırasında, üsdâdı olan Mustafa Reşîd Paşa’nın İngiliz hayranlığı, Âlî ve Fuâd paşaların Fransız hayranlığına dayanan politikalarının tersine, Rus hayranı bir dış politika tâkib etti. Rusya’ya yaklaşıp, Rusya’nın bütün isteklerini yerine getirdi. Bu sebeple halk arasında Nedimof diye kınandı. Rusya taraflısı bir dış siyâset tâkib ettiği için diğer Avrupa devletleri karşısında Osmanlı Devleti yalnız kaldı. Ayrıca Osmanlı mâliyesini ıslâh edeceğim diyerek me’murların maaşlarında kısıntıya başvurdu. Vilâyet nizamnamesini değiştirerek, vâlilerin ödeneklerini kesti. Îcâb etmediği hâlde yeni vilâyetler kurdu ve devletin idaresini zorlaştırdı. Me’murlar arasında sürekli tâyin ve nakiller ise, tedirginliğin artmasına sebeb oldu. On bir ay süren sadrâzamlığı sırasında 5 serasker, 4 bahriye nâzın, 4 adliye nâzırı, 5 mâliye nâzırı, 6 tophane müşîri, 5 sadâret müsteşarı, 6 serasker müsteşarı değiştirdi. Vâliler ve taşra me’murları arasında sık sık yer değişikliği yaptı.

HAYATI SÜRGÜNLERDE GÜNLERDE GEÇTİ
Temmuz 1872’de Kona Kastamonu valiliği verildi ve böylece İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Fakat yeni sadrazam olan Mithat Paşa onun sadrazamlığı sıralarda yaptığı yolsuzlukların ve Hazine-i Maliye’yi soktuğu zararların hesabının sorulmasında ısrar ettiği için İstanbul’a geri çağrıldı. Fakat yapılan araştırmalar sonunda bir sonuç alınamadı ve Mahmut Nedim Paşa Trabzon’a zorunlu sürgüne gönderildi. Ekim 1873’de Adana valiliğine tayin edildi. Tam bu sırada Hersek isyanı çıktı ve ülke büyük bir siyasi kriz içine girdi. Sultan Abdülaziz, Mahmut Nedim Paşa’nın Rusya yakınlığını bildiği için ve bu yakınlık dolayısıyla bu isyana Rusya’nın karışmasını önleyeceğini sandığı için Mahmut Nedim Paşa’yı 21 Ağustos 1875’de İstanbul’a çağırttı. Ona Şura-yı Devlet üyeliği görevi verildi.

 

 

 

Mahmut Nedim Paşa eğer kendisine iktidar verilirse Hersek isyanı meselesini 15-20 günde çözebileceğini Abdülaziz’e bildirince, Sultan’ın isteğiyle 26 Ağustos 1875’de ikinci kez sadrazamlığa getirildi. Fakat sadrazam olduğunda Hersek isyanını bastıramadı. Bu yetmezmiş gibi ayaklanmalar Sırbistan, Bulgaristan ve diğer bölgelere de yayılmaya başladı. Mahmut Nedim Paşa’nın bunlara karşı aldığı tedbirler hep boşa gitti. Ayaklanmalar dolayısıyla gereken yüksek askeri harcamalar devlet maliyesini sarstı. Yeni vergiler koymak imkanı yoktu ve o zamana kadar devlet maliyesi yüksek faizlerle dış borç almaya dayanmakta idi. Mahmut Nedim Paşa dış borç alınmasında Osmanlı devleti tahvilleri için gayet yüksek faiz ödemekten kaçınmak için devlet dış tahvillerinin faizini ama eskisinden %50 daha düşük olan faizlere indirdi. Bu Avrupa’da Osmanlı tahvilleri satın alan ve gayet yüksek faiz gelirinden istifade eden Batı Avrupa bankaları ve maliyecilerinin ve ülke içinde ellerinde fonları olup bunları yüksek faizli Osmanlı devleti tahvilleri ile nemalandıran küçük bir iç rantiyer-maliyeci tabakasının büyük tepkilerine neden oldu. Bu arada medrese öğrencileri de derslerine girmeyip Fatih ve Beyazıt meydanlarında gösteriler yaptılar. Bu başarısızlıklar nedeniyle 12 Mayıs 1876’da sadrazamlıktan azledildi.

 

Önce Çeşme’ye sürgüne gönderildi. Oradan da sürgün yeri Sakız Adası’na çevrildi. 31 Ağustos 1876’da II. Abdülhamit padişah olduktan sonra affedildi. Birinci meşrutiyet kurulması, “Doksan-Üç-Osmanlı-Rus Savaşı”‘nin kaybı ve 11 Şubat 1878’den itibaren II. Abdülhamit idaresinin başlamasından sonra 1879 başlarında Mahmut Nedim Paşa Musul valisi olarak tayin edildi. Ama hemen ardından İstanbul’a dönmesi emri gönderildi. Sadrazam olan Ahmet Arifi Paşa’nın muhalefetine rağmen 1879 sonlarında Mahmut Nedim Paşa Dahiliye Nazırı olarak göreve getirildi. Bu görevde iken 1882 sonlarında hastalandı ve hastalığı uzun sürdüğü için görevinden alındı. 14 Mayıs 1883’de vefat etti