Haydarpaşa Garı niye mahsun…

Yeşilçam filmlerinin neredeyse yüzde 80’ine yakınında  Haydarpaşa Garını şöyle bir görüp geçersiniz. Ya da bazı filmlerde daha detaylı olarak Haydarpaşa Garı anlatılır. Anadolu’dan tahta valizle İstanbul’a gelir ve İstanbul’da yaşamaya daha doğrusu mücadele etmeye ilk buradan başlar… İşte Haydarpaşa Garımız şimdilerde biraz mahsun, biraz üzgün biraz içine kapanmış. Niye derseniz, eski heyecanı eski enerjisi yok. İnsan olursa bina değerledir, insan olursa bina daha canlı olur. İşte Haydarpaşa’nın mahsun hikayesi:

2.ABDÜLHAMİT’İN EMRİYLE YAPILIYOR
1906 – 1908 yılları arasında 2.Abdülhamit Han’ın emri ile İstanbul – Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen ve 1908 yılında hizmete giren Haydarpaşa Garı’nın gar binası olarak kullanılması 1870’li yıllara dayanmaktadır. Haydarpaşa Garı, ismini Selimiye Kışlası’nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa’dan almıştır. Padişah III. Selim, kendi adını taşıyan kışlanın inşası sırasında üstün gayret gösteren Haydar Paşa’ya jest olarak bu semte ve civarına Haydarpaşa denmesini uygun görmüştür.

ALMAN VE İTALYAN MİMARİSİ HÂKİM
Haydarpaşa Garı, alışılagelmiş Osmanlı mimarisinin dışındadır. İki Alman mimarın yaptığı Haydarpaşa, neo-klasik bir yapı olarak adlandırılmaktadır. Toplamda 3 bin 836 metrekarelik bir alana yayılmış olan Haydarpaşa Garı 5 katlıdır. Her biri 21 metre uzunluğunda 1100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiş olan binanın açık pembe renkli granit taşları Hereke’den getirtilmiştir. Gar’ın pencereleri ahşaptan ve dikdörtgen şeklinde inşa edilmiş olup pencereler arasında dikdörtgen süs kolonları yer almaktadır. Binanın denize bakan taraflarında binanın her iki ucuna denk gelecek şekilde tabandan çatıya doğru daralan dairesel kuleler bulunmaktadır. Binanın zemin ve asma katlarında Lefke – Osmaneli taşından cephe kaplamaları kullanılmıştır.

 

DEPREME DAYANIKLI YAPILMIŞ
Bina, her biri 21 metre uzunluğunda olan bin 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiş. Bu kazıklar 1900’lü yılların başındaki teknolojiyle yani buharlı şahmerdanla çakılmış. Binanın esas strüktürü bu kazıklar üzerine yerleştirilen kazık ızgarası üstünde yükseliyor. Çok sağlam inşa edilmiş olan gar binasının şiddetli bir depremde bile zarar görme ihtimali yok denecek kadar az. Binanın çatısı ahşap ve klasik Alman mimarisinde çok sık kullanılan bir tarz olan ‘dik çatı’ şeklinde yapılmış.

YANGIN ve SABOTAJLAR YÜZÜNÜ SOLDURDU
Osmanlı döneminde yük ve yolcu istasyonu olarak kullanılan Gar, demiryolu ağının genişlemesiyle Anadolu’nun içlerine kadar ilerlemiş ve garın önemi iyice artmıştır. Haydarpaşa Garı’ndan kalkan ekspres hatların en bilinenleri; Doğu Ekspresi, Fatih Ekspresi, Başkent Ekspresi, Kurtalan Ekspresi’dir.
Haydarpaşa Garı’nın tarihinde belki de en dikkat çekici ama ne yazık ki kötü anılardan biri 6 Eylül 1917’de bir İngiliz casusunun düzenlediği sabotajdır.
Garda bekleyen vagonlara vinçlerle cephane yüklenirken İngiliz casusun sabotajı sonucu; binada depolanan, garda bekleyen ve gara girmek üzere olan trenlerdeki cephaneler patlamış ve görülmemiş büyüklükte bir yangın başlamıştır. Trenlerde bulunan yüzlerce asker de bu patlamadan ve çıkan yangından büyük zarar görmüştür. Hatta patlamanın şiddetinden Kadıköy ve Selimiye’deki evlerin camlarının kırıldığı anlatılır.

15 Kasım 1979’da garın biraz açığında, ‘Independanta’ adlı Romen yakıt tankeri patlamış ve binanın camları ve tarihi renkli vitrayları parçalanmıştır. Yine 2010 yılında aniden çıkan bir yangın sonucu çatısının büyük kısmı yanan Haydarpaşa Garı’nın yenileme çalışmaları devam etmektedir.

(İstanbul’un Saklı Hikayeleri: 323)

Kaynak:
1- http://www.kadikoy.gov.tr/haydarpasa-gari-ilcemiz

2- https://www.tarihi.ist/haydarpasa-gari/