Hem müze hem koru iç içe

Beykoz Cam ve Billur Müzesi, yeni haliyle sizleri bekliyor.

Beykoz pek çoğumuzun belki uzak diye gidemediği Anadolu yakasının önemli ilçelerinden biri. Burada herkesçe bilinen Yuşa a.s kabri yanında aynı zamanda namazgâhları ile de biliniyor. Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Beykoz Cam ve Billur Müzesi ile yeni bir gezi güzergâhımız daha oldu. Hem koru hem de müze bir arada bulunuyor. İşte detaylar:
BİN 500 CAM VE BİLLUR ESERİ GÖREBİLİRİZ
Milli Saraylara bağlı olan Beykoz Cam ve Billur Müzesi 390 dönüm arazide, yaklaşık 3 bin metrekarelik kapalı alanda Türk cam sanatının güzelliklerini yaşatmaya devam ediyor. Müzede yer alan eserler Selçuklu döneminden başlıyor ve Osmanlı dönemini de içine alarak şu an itibariyle bin 500 eser sergileniyor.
GÖRÜLMEYE DEĞER İLGİNÇ ESERLER VAR
Osmanlı sarayları için Avrupa’da üretilen eserlerin de sergilendiği müze 12 ayrı bölümlerden meydana geliyor. Müzede, görülmesi gereken en önemli eser ise serbest üfleme tekniğiyle yapılan, mine ve yaldızlarla dekore edilen Kubadabad tabağı dikkati çekiyor. Müzede, Memluk kandilleri, Osmanlı revzenleri, Avrupa camları, cam bahçe, kristal piyano ve Sultan II. Mahmud’un renkli camlarla bezeli saltanat arabası da sergileniyor.

CAM SANATI İLE İLGİLİ KÜTÜPHANE VAR
Müzede, cam sanatıyla ilgili Türkçe başta olmak üzere yabancı dilde 600 eserin yer aldığı kütüphane de var. Süreli sergi alanı, çocuklara yönelik eğitici atölyesi, seçkin lezzetler sunan kafesi ve cam eserlerin satışa sunulduğu hediyelik eşya ofisi de bulunuyor.

117 FARKLI AĞAÇ TÜRÜNÜ DE GÖREBİLİRSİNİZ
Müze alanı içerisinde bulunan ormanlık alan, 117 farklı ağaç türüne ev sahipliği yapması bakımından botanik müze özelliği taşıyor. Ağaçların bu kadar çeşitli ve farklı olmasının sebebi buranın ilk sahibi olan Abraham Paşa’dan kaynaklanıyor. Paşa koruyu, Fransız bahçe mimarı Füve’ye düzenletmiş, içine beyaz bir saray, köşkler, kuşhaneler, havuzlar yaptırmış, başka iklimlerde yetişen bitkiler ve ağaçlar ektirmiştir. Buradaki bazı ağaçların, özellikle Huş ağaçlarının bir örneği Türkiye’de yoktur. Bahçe’de ayrıca yollar, su kanalları, iki mağara, kayalıklar, av yerleri, çiftlik hayvanları için ahırlar ve ağıllar bulunmaktadır.

MÜZENİN YERİ KİME AİT?
Osmanlı dönemindeki Beykoz Cam ve Billurât Fabrika-i Hümayunu’ndan alan müzenin bulunduğu yapı, Sultan Abdülaziz tarafından vezirlik görevine getirilen Abraham Paşa tarafından inşa ettirildi. 1833-1918 yılları arasında yaşayan Abraham Paşa, Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Hıdivliği arasında önemli rol oynamış bir Ermeni veziridir. Babası, Kigork, Mısırlı bir sarraf olup, İsmail Paşa’nın Kapı Kâhyalığında da bulunmuştur. Abraham paşa, tahsilini Mısır’da yaptı. Babası gibi Hıdiv İsmail Paşa’nın kapı kethüdası oldu. Bu arada Süveyş Kanalı işlerinde çalıştı ve büyük servet elde etti.

Hıdiv İsmail Paşa’nın Mısır’a ait imtiyazlar kazanmasında etkili rol oynadı. Bu arada Sultan Abdülaziz’le de dostluk kurmayı başardı ve Sultan Aziz’den paşalık rütbesi aldı. Sonra vezirliğe kadar yükseldi. Bunun karşılığı olarak da şükran ifadesini belirtmek için Hünkâr’a pırlanta zarflı, fildişi ve zümrütlü bir tavla sundu.
MİLLİ MÜCADELE DE ÖNEMLİ BİR YERDİ
Abraham Paşa Korusu, Milli mücadele sırasında Anadolu’ya geçen vatanseverlerinde uğrak yeri olmuştu. Mareşal Fevzi Çakmak, arkadaşlarıyla burada buluşarak, İşgal kuvvetleri askerlerinin eline geçmekten kurtulmuştur

Kaynak: http://www.beykoz.bel.tr/sayfa/4/65/abraham-pasa