Her Türk gencinin mutlaka görmesi gereken müze

Askeri Müze ve Kültür Sitesi olarak kullanılan Harbiye binası, ilk defa 1841 yılında Harp Okulu olarak inşa edilmiştir. 1853 yılında çıkan bir yangın sonucunda bina tamamen yanmıştır. 1862 yılında tekrar inşa edilen bina, 1936 yılına kadar Atatürk’ün de 1899-1905 yılları arasında öğrenim gördüğü bir çok değerli komutan ve subayın yetiştiği Harp Okulu olarak kullanılmıştır. Harp Okulu’nun 1936 yılında Ankara’ya nakledilmesinden sonra bina 1936-1966 yılları arasında 1 nci Ordu, 3 ncü Kolordu, Merkez Komutanlığı Karargahları olarak çeşitli askeri birliklere tahsis edilmiştir.

1966 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ATATÜRK’ün de içinde eğitim gördüğü tarihi Harp Okulu binasının, tarihi ve mimari karakterini bozmayacak şekilde restore edilerek modern anlamda bir Askeri Müze haline getirilmesi planlanmıştır. 1985 yılında restorasyon çalışmaları biten bölümler, 10 Şubat 1993 tarihinde ise Kültür Sitesi’nin de dahil olduğu diğer bölümlerle birlikte bugünkü durumuyla Askeri Müze ve Kültür Sitesi olarak hizmete açılmıştır.

 


ASKERİ MÜZENİN TARİHÇESİ
Koleksiyonların zenginliği ve çeşidi açısından dünyanın en önde gelen müzelerinden birisi olan Askeri Müze’nin kuruluşu modern anlamda olmamakla beraber 15 nci yy.’a kadar uzanmaktadır.
1453’de İstanbul’un Türkler tarafında fethinden sonra Aya İrini Kilisesi, değerli harp silah, araç ve gereçlerinin toplandığı “Cebehane” olarak düzenlenmiştir. 1726 tarihinde Cebehane’deki tüm malzemeler düzenlenerek “Dar-ül Esliha” adı ile yeni bir kuruluş gerçekleştirilmiştir. Modern anlamda müzeciliğin temeli Tophane Müşiri Damat Ahmet Fethi Paşa’nın gayretleri ile 1846 yılında atılmış ve bu tarih Türk Müzeciliği’nin ve Askeri Müze’nin gerçek anlamda ilk kuruluşu olmuştur.
Aya İrini’deki revakların araları camekanlarla kapatılarak, sergileme mekanları haline getirilmiştir. Bu mekanlardan bir bölümünde eski harp silah, araç ve gereçlerinden oluşan koleksiyonlar, diğer bölümlerde ise arkeolojik eser koleksiyonları sergilenmiştir. Ahmet Fethi Paşa’dan sonra Aya İrini’deki bu koleksiyonlar kısa bir süre sonra ilk defa müze adını alarak “Müze-i Hümayun” olarak isimlendirilmiştir.
Kaynak: http://www.askerimuze.tsk.tr/hakkinda.html
Müze ile ilgili iletişim için : http://www.askerimuze.tsk.tr/iletisim.html