İstanbul Boğazında sizi ilk kim karşılıyor?

İSTANBUL’DA SİZİ KARŞILAYAN BİR EV SAHİBİ

Ahırkapı Feneri, 5,5 saniyede bir yanması özelliği ile boğazdaki tek fener. Aynı zamanda bu özelliği ile pusula işlevi de gören deniz feneridir. Deniz fenerimiz boğaza girdiğinizde size hoş geldin diyen ilk deniz feneri olma özelliğine de sahip. 1755 yılında III. Osman tarafından yaptırılmıştır. İstanbul Boğazı’nın Marmara’ya bakan kısmının batı kıyısındadır. Beyaz kule şeklinde olan fener İstanbul’u çeviren surların burçlarından birisinin üzerine oturtulmuştur. Denizden yüksekliği 40 metredir. Her 6 saniyede bir yanıp sönerek gece karanlığında denizcilerin yön bulmalarına ve gemilerin karaya oturmamalarına yardımcı olur. Ahır Kapı Deniz Feneri’nin yıllar içinde başından geçen o kadar çok hikâyesi var ki biz simdi onlardan birkaçını anlatacağız. İşte detaylar:

İLK DENİZ KAZASINDAN SONRA YAPILDI
Bu fener önemli bir deniz kazasından sonra yaptırılmıştır. Bu deniz kazası 1755 yılında Mısır’a gitmekte olan Hacı Kaptan emrindeki bir kalyon fırtınaya tutularak gece vakti Kumkapı’ da karaya oturur. Olayı öğrenen Padişah III. Osman ve Sadrazam Sait Paşa derhal Kumkapı’ ya giderek kalyon ve denizcilerin kurtarılmasında hazır bulunur. Kurtarılan gemicilerden birisi padişaha şöyle der: “ Eğer burada ve surlar üzerinde bir fener yapılırsa, uzağa gidip gelen gemiler ışığı görünce yollarını bulurlar.” Bunun üzerine III. Osman bir fener yapılmasını emreder ve Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa da Ahırkapı Feneri’ni yaptırır.

AYNI ZAMANDA ROTA GÖREVİNİ DE YAPMAKTADIR
Bu günkü Ahırkapı fenerinin yapılması ise yine Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fransız müteahhitler tarafından 1857 yılında fenerler idaresi için yaptırılmış olup halen mevcudiyetini ve eski güzelliğini muhafaza etmektedir. Gemilerin Marmara Denizi’nden gerek İstanbul Limanına girişi, gerekse İstanbul Boğazı’ndan geçişlerinde rota feneri durumundadır. Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı girişinde bulunan ışığı 16 deniz mili mesafeden görülen ve çakma karakteri Fl.W.6.0 Sn. olan fener deniz seviyesinden 36 metre yükseklikte olup kulesi 26 metre yüksekliğinde örme taş kuledir.

GAZ YAĞINDAN ELEKRİĞE GEÇTİ
Fenerde önce ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile çalışan parlak ışıklı manşonlu ( gömlekli ) lambalar kullanılmış ve şu anda 1000 W’lık elektrik lambası kullanılmaktadır. Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan görünmesini teminen optik sistem olarak odak uzaklığı 500 mm olan kotodiyoptrik silindirik lens kullanılmaktadır. Kurulduğu tarihten bu yana optik ışık kaynağı etrafında dönen karanlık perdelerin ışık kaynağını kapatması ve açması suretiyle fener çakmaktadır. Söz konusu makine ve optik paneller koruma altına alınmış olup halen kullanılmaktadır.

NEDEN AHIR KAPI?
Fener ve gardiyan binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünce koruma altındadır. Wowturkey’den Akın Kurtoğlu’na göre 1. Topkapı Sarayı’nın etrafını çevreleyen Sur-ı Sultânî ’nin (Sultan Surları’nın) üzerindeki kapılardan biri olup, adını hemen yanında bulunan Osmanlı ordusunun toplarını çeken top arabacıları ocağına bağlı olan ve bu top arabalarını çeken atların ahırlarından almıştır. Bu kapıdan sadece ahırlara ulaşılabildiği için “ahır kapısı” olarak anılmıştır (Bizans Devri’nde de, ilk kez İmparator III. Mihail’in atlarının ahırı burada kurulmuş, sonradan da sürekli ahır olarak kullanılmıştır). 2. Marmara Denizi kıyısındaki en son kapı olmasından dolayı, halk arasında bu kapıya “âhir-kapı” adı verilmişti (Âhir: Son, en son).

İLK GÖREVLİ “SAİT LİK AİLESİ”
Bu fenerde ilk hizmete başlayan Sait Lik’tir 1907 göreve başlar. 1938 Sait Lik ‘in birinci gardiyan olması ile ikinci gardiyanlığa eşi Zülfiye Lik atanır. Ve böylece Ahırkapı Fenerinin idaresi Lik ailesine tamamen geçer.  1941 yılına gelince Sait Lik yaşlılıktan emekliye ayrılır. Sait Lik yaş haddinden emekli olduğu 1941 yılında, Ahırkapı fenerin o zamanlar bağlı olduğu Devlet Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne bir dilekçe verir. Verdiği dilekçede ;  “ 34 yıl hizmet ettiğini beyan ederek fenercilikten başka bir iş yapmadığını, bir sanatının olmadığını fenerden ayrılması halinde sokakta sefil olacağını beyan ederek,  kendisinden sonra buraya kızı Saniye Gökeş’in atanmasını, talep eder. Gerekçe olarak ta kızının burada doğduğunu kendisi ve annesi ile birlikte çalıştığını feneri yakından tanıdığını beyan eder. Kızının atanmasının mümkün olmaması halinde ise biraderinin refikası Makbule Lik’in atanmasını talep etmiştir. “ Söz konusu talep uygun bulunarak kardeşinin eşi Makbule Lik ikinci gardiyanlığa atanmıştır.

UZUN YILLAR HANIMLARIN YÖNETİMİNDE OLAN BİR FENER
Bu devre eltiler devri denilse yeridir.  Eşi Zülfiye Lik birinci gardiyanlığa eltisi Makbule Lik ise ikinci gardiyanlığa atanır. Ahırkapı Feneri idaresi 1995 yılına kadar sürecek olan kadınların hâkimiyetine geçer. 1960 yılında Zülfiye Lik yaş haddinden emeliyle ayrılır. Makbule Lik birinci gardiyanlığa ikinci gardiyanlığa ise oğlu Haldun Lik ‘in hanımı Sevinç Lik atanır Ahırkapı Feneri eltilerin idaresinden kayınvalide gelin hâkimiyetine geçer Ahırkapı Feneri. 1962 yılında ise Makbule Lik yaş haddinden emekli olunca gelinlerin hâkimiyeti sürer. Ahırkapı fenerinde önce Feruze Lik emekli olur 1989 yılında sonra Sevinç Lik 1995 yılında ve Lik ailesinin 80 yılı aşan hükümdarlığı sona erer.

FENER İLK GÜNK İŞLEVİNİ HALA KORUYOR
Eskiden her iki buçuk saatte bir kurmak gerekirken arık günümüzde fener elektrik çalışıyor. Akşamları 20.40’da yanıyor, sabaha karşı 06.00 gibi sönüyor. Ancak herhangi bir sebepten dolayı fener çalışmasa bile 1857 yılındaki kurmalı sistemi devreye sokabiliyoruz. Yani, fener ilk günkü işlevini hala koruyor.

Kaynak: https://www.denizhaber.com/ahirkapi-feneri-ve-lik-ailesi-makale,100539.html