İstanbul Sur Kapılarının manevi bekçileri

Tarikat-ı Sünbüliyye’den Bayraktar Muhammed Hazretleri

İstanbul’da 60’dan fazla sur kapıları var. Özellikle kara surlarında birçok kapının yanında İstanbul’un fethine gelen şehit olmuş Müslümanlar vardır. Emeviler- Abbasiler döneminde gelen Arap askerlerinden şehit olanlar ile 1453 yılında şehit olan, nimel çeyş (müjdelenmiş asker) türbe ve mezarları da vardır.
İşte bunlardan biri de Mahmud Erol Kılıç’ın Anadolu Tasavvuf Tarihi’nde Notlar isimli eserinde Mevlanakapı’da Bayrakdar Mehmed Dede zaviyesi geçmektedir. Arapça Mehmed ve Muhammed isimleri aynı yazılır. Farklılık okuyuşta ortaya çıkar. Osmanlılar Peygamber efendimize hürmeten kendi isimlerini Muhammed diye değil Mehmed diye okumuştur. Buradaki zatın ismi de eski harflerin yeniye geçirilmesiyle Mehmed yerine muhammed olarak yazılmış olabilir.

ALLAH DOSTLARINI KIZDIRMAYA GELMEZ
Yağlıkcızade Ahmet Rıfat’ın kaleme aldığı Lugat-ı Tarihiye ve Coğrafiye isimli eserde Bayrakdar Dede şu şekilde anlatılmaktadır. Mecâzib-i İlahiyeden bir mübarek zattır ve türbesi Mevlevihane kapısı haric-i ittisalindedir. Mumaileyh, bir gün türbesinin olduğu yerde otururken bir sefih ziyadece takıldığından inkisar etmesiyle kale duvarından bir taş düşüp sefih-i merkumu helak etmiştir.

Dersaadette bir belayı âsumânînin ortaya çıkacağını keşfetmiş ve affını istirham eylemiş, cenab-ı hak tahfif-u bir hareket-i arz ile iskat buyurdu derler.

Günümüz Türkçesiyle: Bayrakdar dede, Allah’ın nazlı kullarından mübarek bir zattır ve türbesi, Mevlevîhane kapısının çıkışının hemen bitişiğindedir.

O bir gün türbesinin olduğu yerde otururken aklı kıt birisi çok fazla dalga geçmiş. -Bayrakdar Dede’nin kalbi kırıdığı için- kale duvarından bir taş kırılıp az evvelki aklı kıtın üzerine düşmüş ve onu öldürmüştür.

İstanbul’da ilahi bir belanın ortaya çıktığını görüp affedilmesini ister ve bundan dolayı Allahu Teala onun işini kolaylaştırarak bir yer hareketi ile varlığını ortadan kaldırdı derler.