Kuşların konmadığı cami :”Şemsi Paşa Cami”

Üsküdar’daki hikâyesi bol ve kuşların konmadığı(!) bir cami

Üsküdar’a Eminönü’nden gelirken ya da Beşiktaş tarafından gelirken sizi sahilde bir cami karşılar. Şemsi Paşa Camiidir bu. Camiden sahili seyrederim, şöyle karşı kıyılara bakarım diye sakın düşünmeyin. Hele hele rüzgârlı havalarda oralarda durulması biraz zordur. Çünkü rüzgâr size bu fırsatı vermez. Boğaz’ın en dalgalı ve en rüzgârlı kısmına yapılmış cami sanki. Evet, gelelim halk arasında “Kuş Konmaz” camiinin hikâyesine.

SU DEŞARJ RÖGARI OLAN TEK CAMİ
Üsküdar Salacak tarafı ve sahilde olan Cami İstanbul Boğazı’nın Marmara’ya açıldığı bir noktadadır. Karşısında da Galata Köprüsü ve Haliç uzanır. Şemsi Paşa’nın Üsküdar’a bakan tarafında yani eski tütün fabrikasının yerinde bir de Sarayı vardı. Yaptıranı Vezir Şemsi Ahmed paşa. İnşa tarihi 988 yani 1580. Mimarı Mimar Sinan’dır.Şemsi Paşa’nın Türbesi Cami’nin sol yanında bitişiktir ve denize bakar. Cami ile Medrese arasındaki avlu bölümünde bir su deşarj rögarı vardır. Bu Mimar Sinan’ın yaptığı eserlerin tümünde tek örnektir. Cami denize yakın olduğu için lodoslu havalarda, avlu duvarını aşıp pencerelerden Cami’ye giren deniz suyu bu rögar vasıtasıyla denize tahliye edilir.

CAMİNİN KUBBE ÂLEMİNDE YILDIZ DEĞİL GÜNEŞ VARDI
Şemsi Paşa Camii, diğer camilerden farklı olarak, kubbesinde yıldız bulunurken, bu caminin kubbesinde “güneş amblemi” vardır. Buraya güneş şeklinde bir âlem konulmuş olmasının, sebebi, sahibinin Şems (Güneş) adını taşımasıyla açıklanmaktadır. Cami avlusu L planında olup avlu kapısından girişte solda görülmeye değer bir tarihi çeşme su haznesi vardır. L şeklindeki hazirenin Cami kıble duvarı ile avlu duvarı arasında 15 kadar tarihi kabir ve taşları vardır. Bu kabirler son restorasyonda meydana çıkarıldı. Ayrıca çıkarılan bazı tarihi mermer taş eşyalar duvarlara monte edilerek güzel bir görünüme kavuşturulmuştur. Cami’nin minaresi kesme taştan, tek şerefeli ve şerefe korkulukları mermer şebekelidir.

NEDEN KUŞ KONMAZ DENMİŞ?
Bu Cami’ye ve minareye Kuşkonmaz denir. Cami İstanbul Boğazının Marmara’ya açıldığı bir noktadadır. Karşısında da Galata Köprüsü ve Haliç uzanır. Yani bu nokta, üç denize bakan ve bunların rüzgârlarını alan yerdedir. Hiçbir canlı insan dâhil, rüzgâra karşı kendi isteğiyle uzun zaman durmaz. Hele kuşlar ve diğer hayvanlar rüzgârı sevmezler. Hatta çok kalırsa ölürler. Böyle çok rüzgârlı bir yerdeki camiye de, elbette hiçbir kuş konmaz. Ve tabii bunun da bir hikâyesi var. Neden, Mimar Sinan’dan böyle bir cami yapılmış istenmiş olabilir. Bakın nedenmiş:

“Şemsi Ahmet Paşa’da Sokullu Mehmet Paşa’nın yaptırdığı camilere kuşların pislediğini görür ve Sokullu Paşa’ya “Sokullu, yaptırdığın camini kuşlar pislemiş” diye takılmıştır. Oldukça zeki bir insan olan Sokullu ise “Gökyüzüne açık olan her yer kuşların pislemesine müsaittir” yanıtını vermiştir. ” Daha sonra kendisi de cami yaptırmak isteyince Mimar Sinan’a, bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin” demiştir. Mimar Sinan hemen araştırmaya koyulur ve camiyi Karadeniz ve Marmara dan esen rüzgarların kesiştiği noktaya konumlandırır. Rüzgarın ters etkisi kuşların konmasını engellediği gibi minare içine girip çıkardığı uğultusu kuşları ürkütür ve buraya konmaları önlenir. “