Osmanlı hoşgörüsünün sembolü

İstanbul’un fethi ile birlikte İstanbul’u imar çalışmaları hızla başladı yeni yeni eserler İstanbul’a kazandırılırken mevcut Bizans eserleri de yeniden ihya edildi. Sık sorulardan bir tanesidir, fetihten sonra tüm kiliseler camiye çevrildi mi? Cevabı, elbette hayır!   Fetihten sonra İstanbul’da yer alan kiliselerin tamamı ortadan kaldırılabilir veya camiye çevrilebilirdi. Oysa bu kiliseler, ancak fetihten sonra Türkleşmiş mahaller arasında kaldığı için veya gayrimüslim cemaati olmadığından camiye çevrilmişlerdir. İşte bundan biri de Hirami Ahmet Paşa Cami. Bu tarihi eser, fetihten XVII. yüzyıla dek kilise olarak kullanılması bakımından da Türk hoşgörüsünün önemli bir numunesidir.  İşte detaylar:

MÜTAVAZİ HİRAMİ AHMET PAŞA CAMİ
Fatih’in Çarşamba semtinde Fethiye Camii’nin yakınında küçük bir Bizans yapısıdır. Fethiye caddesinin kenarında Koltukçu ve Beyceğiz sokakları ile sınırlanan ufak bir meydanın ortasındadır. İstanbul’un fethinin arkasından Fâtih Sultan Mehmet tarafından 1455’te Ortodoks patriğine Pammakaristos Manastır ve Kilisesi patrikhane olarak tahsis edildiğinde (bugünkü Fethiye Cami)  o zamana kadar burada barınan rahibelere de bu kilise verilmiş, böylece herhalde etrafında bulunan bazı binalarla burası bir kızlar manastırı kilisesi haline gelmiştir.

YANGIN VE DEPREM SONRASI METRUK KALDI
Türk dönemi boyunca İstanbul’un geçirdiği zelzele ve yangın felâketleri Ahmet Paşa Mescidinin üzerinde göründüğü kadarıyla fazla etkili olmamıştır. Fakat mescit 1930’larda kadro dışı bırakıldığı için hızla harap olmaya başlamıştı. 1946’da son cemaat yeri görevi yapan ön holü (narteks kısmı) kısmen yıkılmış durumda bulunuyordu. Vakıflar İdaresi’nce 1966-1968  yeniden ibadete açılmıştı.

MİNARE YERİNE PENCEREDEN EZAN OKUNUYORDU
Ahmet Paşa Mescidi cami haline getirilirken nedense kâgir bir minare yapılmamıştır. Gerek A. G. Paspatis’in 1877’de basılan kitabında Galanakis tarafından çizilen gravürden, gerekse C. Gurlitt ile A. van Millingen’in eserlerindeki fotoğraflardan anlaşıldığına göre narteksin güneybatı köşesinde şerefe çıkması olmayan, ezanın dört küçük pencereden okunduğu basit, ahşap minaresi mescit harap olmaya bırakıldığında ortadan kalkmıştır. Türk sanatı bakımından dikkate değer bir özellik, kubbenin iç yüzeyini dilimler halinde süsleyen yeşil ve kırmızı zemin üzerine işlenmiş bitki motiflerinden meydana gelen malakârî tekniğindeki nakışlardır.

Günümüze pek az örneği gelebilen ve dikkatle korunması gereken bu süslemeye bu derecede iddiasız bir mescidde rastlanması şaşırtıcıdır. Eski resimlerde görülen mescidin etrafını çeviren duvardan günümüzde hiçbir iz kalmamıştır.

HİRAMİ AHMET PAŞA KİMDİR?
Hirami adıyla meşhur olan Ahmed Paşa, Eğrikapı dışında “Savak Mescidi ve Tekkesi”nin de bânisidir. Kendi­si burada medfûndur.Kendisi Yeniceri Ağası iken Sadrazam Siyavuş Paşa’nın damadı olmuştur. Daha sonra azledilip Bosna Beylerbeyi olmuştur.

Kaynak:

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1694/18086.pdf

ttps://islamansiklopedisi.org.tr/hirami-ahmed-pasa-mescidi–carsamba