Sahi matbaa bize niye geç geldi?

Matbaanın geç gelmesinde gerçek sebep nedir?

Galata Mevlevihane’sinin içine girdiğiniz zaman hazire –mezarlık bölümünde köşede bir mezar görürsünüz. Üzerinde İbrahim Müteferrika, yazar. Kendisi Osmanlı’da ilk matbaanın gelmesi için uzun uğraşılar vermiş büyük fedakarlıklar göstermiştir. Kendisini şükran ve saygı ile anıyoruz. Fakat bu arada yıllardır sorulan bir sorunun da cevabını bulalım. Sahi matbaa bize niye geç geldi?  Din adamları mı izin vermedi? Padişah mı karşı çıktı?
Halk mı istemiyordu? Hiçbiri değil işte detaylar:
GEÇ GELMESİNİN GERÇEK   SEBEBİ
Osmanlı Tarihi konusundaki çalışmalarıyla tanınan ünlü Alman tarihçi ve dilci Franz Babinger,”Müteferrika ve Osmanlı matbaası” adlı eserinde Osmanlı Türklerinde “sınırsız sayıda” müstensih denilen kitap yazıcılarının bulunduğunu, bunların lonca kurarak matbaanın gelmesini engellemek için ellerinden geleni yaptığını yazıyor. Niyazi Berkes de aynı şekilde, matbaayı ulemanın değil, sosyoekonomik yapının engellediğini belirtmektedir.  Babinger, matbaanın Osmanlı Devlet’inde din adamlarınca engellendiğine dair söylenenlere karşı şunları yazıyor:

“Oysa bilindiğinin aksine Şeyhülislam ve ulema, engellemek şöyle dursun, matbaayı destekler. Eser seçimi ve düzeltme işlerini de yine ulema üstlenir. Avrupa’dan usta, çırak ve makine getirtilir.”

Çıkma nedenleri arasında matbaada kitap basılması da olan Patrona Halil İsyanı sırasında Müteferrika basımevine hiç dokunulmamış olması ilginçtir. Ve basım evi ondan sonra da yayınına olaysız devam etmiştir. Ne bu isyan, ne de bundan sonrakilerde, basım evine saldırmayı düşünen çıkmamıştır.
PADİŞAHLAR MI KARŞI ÇIKTI?
Özellikle II. Bayezid’in “Kim matbaa ile uğraşırsa idam ederim” şeklindeki bir buyruğu olduğu ifade edilmektedir. Halbuki II. Bayezid zamanında 19, I. Selim zamanında ise 33 kitap basılmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in de matbaacılıkla ilgilendiği belirtilmektedir.Tarihçi Mustafa Nuri Paşa’nın (Netayicü’lvuku’at’ta) ifadelerinde de IV. Murad zamanında bir matbaa için izin istenir ve izin alınır.Bundan da anlaşılacağı üzere kitap basma işine ve matbaanın kurulmasına ve gelişmesine Osmanlı Padişahlarının karşı değil bilakis yardımcı oldukları anlaşılmaktadır. 

ESARETTEN DEVLET ADAMLIĞINA GİDEN YOL
1674 yılında Macaristan’ın Kolojvar şehrinde doğmuştur İbrahim Müteferrika.  Müslüman olmadan önceki adı bilinmemektedir. 1692 yılında İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonraki savaşlarda Osmanlılara esir düştü. Esir olarak İstanbul’a getirildi ve burada Müslüman oldu, Osmanlı Devleti’nin kanun ve yöntemlerini kısa sürede öğrenerek hızla yükseldi ve müteferrikalık yaptı. “Müteferrika”, sarayda padişah veya vezirlerin işlerine bakan ve emirlerini ilgililere duyurma görevini yürüten hademe demektir. 1715 yılında Avusturya’ya düzenlenen sefer sırasında, haberleşme konusunda devlete hizmet etti. 1717’de Osmanlı Devleti’ne sığınan Doğu Macaristan’daki Macarların reisi olan Rakoczi (Rakoçi)nin yanında uzun süre görev yaptı. Bu vazifesinde Osmanlı devlet adamlarının ve Rokoczi’nin takdirini kazandı. İbrahim Müteferrika, Latince, Macarca, Arapça ve Farsça bilmekteydi. Bu nedenle hemen her konuda kendisinden yararlanılmıştır.
MATBAA KURULMASIN GİDEN ÇİLELİ YOL
Osmanlı’da ilk matbaa kurma hazırlığı 1726 yılında gerçekleşmiş, bir yıl sonra tüm hazırlıklar tamamlanmış, 1729 yılında ise ilk basım gerçekleşmişti. Bu matbaa Yirmisekiz Çelebizade Sait Mehmet Efendi ile İbrahim Müteferrika adlı iki ortağa aitti. Sait Mehmet Efendi, Osmanlı’nın Fransa sefiri babası Yirmisekiz Çelebi Mehmet ile birlikteyken Paris’teki matbaaları tetkik etmiş ve kendi memleketinde de böyle bir girişimde bulunmaya karar vermişti. İstanbul’a döndüğünde matbaa projesini gerçekleştirmeye çalışan Sait Efendi, Osmanlı Sarayında görevli, asıl şöhretini matbaacılıkla kazanan İbrahim Müteferrika ile birlikte çalışmalara başladı.

Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa matbaanın açılmasına ancak dini olmayan eserler basmak şartıyla izin verdi. Şeyhülislam Abdullah Efendi’den dinle ilgili olmayan eserlerin basılabileceği yönünde bir fetva alındı. 16 Aralık 1727 tarihinde matbaa çalışmaya başladı.

Matbaasında bastığı ilk kitap 1729 yılının başlarında basılan Vankulu Lugatı’dır. Bu matbaada basılan kitapların tarih, coğrafya, dil ve askerlik ile ilgili olduğu dikkat çekmektedir. İbrahim Müteferrika, bastığı kitapların çoğuna ilaveler ve açıklamalar yapmış, bazılarına ise notlar ve haritalar ekleyerek zenginleştirmiştir.

SADECE MATBAA DEĞİL KAĞIT FABRİKASI DA KURULUYOR
İbrahim Müteferrika Yalova’da kağıt fabrikası kurma girişimlerinde bulunmuş, Lehistan’dan ustalar getirtmiştir. İlk kâğıt fabrikası, 1744 yılında Yalova’da kurulmuştur. Bir çok cins kâğıt üretilen bu fabrika bir süre sonra kapandı. 1804’te hizmete açılan Beykoz Kâğıt Fabrikası da uzun ömürlü olmamıştır. 1844 yılında temeli atılan İzmir Kâğıt Fabrikası, bir süre devletin kâğıt ihtiyacını karşılayabilmiş yine de kapanmaktan kurtulamamıştır. Son kurulan fabrika Hamidiye Kâğıt Fabrikası‘dır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması üzerine galip devletler kâğıt fabrikalarını dağıtmışlardır.Cumhuriyet döneminin ilk kâğıt fabrikasıMehmet Ali Kağıtçı‘nın özel çabaları sonucu izmit’te açılmıştır. 14 Ağustos 1934’te temeli atılan bu fabrika, 1936 yılında işletmeye açıldı. Daha sonraki yıllarda bir çok kâğıt fabrikası kuruldu ve bunlar SEKA’ya bağlandı.

MEZARI NAKLEDİLİYOR
İbrahim Müteferrika 1747 yılında vefat etti.  Cenazesi önce Aynalıkavak Mezarlığı’na defnedilmiş, daha sonra 1942 senesinde buradan alınarak Galata Mevlevihanesi’ne nakledilmiştir. İbrahim Müteferrika’nın ölümünden sonra, matbaanın işletme izni Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ile Anadolu kadılarından Ahmed Efendi’ye verilmiştir.

GERİYE ÇOK ÖNEMLİ ESERLER BIRAKTI
İlim ve fen adamı olan İbrahim Müteferrika’nın Latinceden tercümeleri ve fen kitapları vardır. Bunlardan astronomiye ait AfganTarihi, Usulu’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem, Füyuzat-i Miknatisiyye ile Risale-i İslamiyye adlı dini kitapları basılmıştır. İbrahim Müteferrika, Şark ve Garb dillerini bir araya toplayan bir lügat kitabı hazırlamak istediyse de ömrü buna yetmedi

İbrahim Müteferrika kurduğu matbaasında ömrü boyunca toplam 17 ayrı kitap basmıştır.

Bastığı Kitaplar :

  1. Kitab-ı Lügat-ı Vankulu (Sihah El-Cevheri), 2 cild halinde, 1729
    2. Tuhfet-ül Kibar fi Esfar el-Bihar, 1729
    3. Tarih-i Seyyah, 1729
    4. Tarih-i Hind-i Garbi, 1730
    5. Tarih-i Timur Gürgan, 1730
    6. Tarih-I Mısr-i Kadim ve Mısr-i Cedid, 1730
    7. Gülşen-i Hülefa, 1730
    8. Grammaire Turque, 1730
    9. Usul el-Hikem fi Nizam el-Ümem, 1732
    10. Fiyuzat-ı Mıknatısiye, 1732
    11. Cihan-nüma, 1732
    12. Takvim el-Tevarih, 1733
    13. Kitab-ı Tarih-i Naima, 2 cild halinde, 1734
    14. Tarih-i Raşid, 3 cild halinde, 1735
    15. Tarih-i Çelebizade, 1741
    16. Ahval-i Gazavat der Diyar-ı Bosna, 1741
    17. Kitab-ı Lisan el-Acem el Müsemma bi-Ferheng-i Şuuri, 2 cild halinde, 1742

VE KENDİ YAZDIĞI KİTAPLAR

Risâle-i İslamiyye, 1710
Vesilet-üt-Tıbâa, 1726
Usul el-Hikem fi Nizam el-Ümem, 1732

YUZYILLAR ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZE MESAJI
İbrahim Müteferrika Osmanlı Devleti’nin gerileme nedenlerini de 8 maddede toplamış. “Usûi al-Hikem fî Nîzam al Ümem” adlı eseri 1731 yılında, yani bundan tam 287 yıl önce basılmış. Görüşleri günümüz için de geçerli.

  1. Kanunları uygulamamak,
    2. Adaletsizlik,
    3.  Devlet işlerinin ehliyetsiz ellere düşmesi,
    4.  Bilim adamlarının fikirlerine tahammülsüzlük,
    5.  Modern askeri teknolojide bilgisizlik,
    6.  Orduda disiplinsizlik,
    7.  Devlet servetini kötüye kullanma ve rüşvet,
    8.  Dış dünyadan habersizlik

Kaynak: http://derindusun.com/tr/bizde-matbaa-ve-gizlenen-gercekler.html
http://tarihtenanekdotlar.blogspot.com/2013/01/314-osmanlida-matbaa-ibrahim.html