Sizce İstanbul’un en eski Padişah Camisi hangisi?

“İki minare arasının en uzun  olan ve İstanbul’da en eski olan cami “

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu

Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethettikten sonra yaptırmış olduğu Fatih Camii her ne kadar ilk cami olarak bilinse de Cami 1766 depreminde yıkıldıktan sonra 1771’de bugünkü halini almıştır. Cami neredeyse tamamen yeniden inşa edildiği için İstanbul’da Fetih’ten sonra en eski Padişah Cami “Beyazıt Semtinde bulunan  Beyazıt” camiidir. 

MİMARIN KABEYİ GÖRMESİ
Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılan cami hakkında Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde şu hikaye anlatılır: ”Bu caminin temeline başlandığında mimarbaşı, ‘Padişahım mihrabı nice koyalım?’ diye sorunca Sultan Bayezid-i Veli, ‘Ayağım üzere bas’ der. Sultanın ayağı üzere basınca Kabe-i Şerif’i gören mimar, hemen Bayezid Han’ın ayağına yüz sürüp, ilk olarak caminin mihrabını yapar. İstanbul’da Beyazıt Camii yapılana kadar “kıble tayini” , Mesacid-i Evvel denilen, İstanbul’da Kabe’ye en yakın camii olan “Akbıyık Mescidi”esas alınırdı. Ama Sultan Beyazıt Han’ın bu kerametinden sonra ise İstanbul’da yapılan tüm camilerin kıble tayini Beyazıt Camii esas alınarak yapılmaya başlandı.

İLK NAMAZI PADİŞAH KENDİSİ KILDIRDI
Bizans devrinde Theodosius Forumu olarak adlandırılan ve şehrin en büyük meydanı olan meydanında Sultan Bayezid Veli tarafından yaptırıldı. İstanbul’un fethinden sonra şehre kurulan ikinci büyük selatin camii idi. Şehirdeki ilk selatin camii olan Fatih Camii orijinalliğini kaybettiğinden İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski selatin camii olarak kabul edilir. Cümle kapısında Şeyh Hamdullah’ın yazdığı kitabeye göre 1501-1506 yılları arasında beş yılda tamamlanmıştırEvliya Çelebi’nin aktardığında göre caminin açılış günü ilk namazı padişahın kendisi kıldırmıştı. Padişah’ın ilk namazı kendisinin kıldırma sebebi ise şöyledir: “ Padişah Sultan Beyazıt Han’ın “İkindi namazının sünnetini terk etmeyen” camiyi açsın talebi üzerine kimseden ses çıkmayınca elhamdülillah ben hiç  terk etmedim diyerek, caminin açılışını yapmış ve ilk namazı da yine kendisi kıldırmıştır…”

MİNARELERİNİN FARKLILIĞI
Birer şerefeli iki taş minaresi olan caminin minareleri camiye değil; caminin iki yanındaki tabhanelere (misafirhanelere) bitişiktir; bu nedenle arada 79m. mesafe vardır. Ki bu şekilde bir cami Türkiye’de ve İstanbul’da başka bir camide yoktur.  Renkli taşlar ve kufi yazılarla bezeli minarelerden sağ tarafta olanı özgün süslemelerini büyük ölçüde korur ancak diğeri birkaç kez onarım geçirmiş ve bezemelerini yitirerek daha sade kalmıştır.. Bu nedenle sağdaki minare, “Selçukludan Osmanlı- ‘ya geçişin İstanbul’daki tek numunesi” olarak kabul edilir. Minarelerinde ELHAMDÜLİLLAH 4 defa tekrar edilmektedir ve İhlas Suresi yer almaktadır. 
Her iki tabhânenin ucunda birer şerefeli minarelerden sağda bulunanı orijinal­dir. “Selçuk’tan Osmanlıya geçişin İstan­bul’daki tek nümunesidir”10. Her iki minarenin kaidesi ve şerefeleri birbirinin aynıdır. Kaideler “Kırmızı ve yeşil taşlar­la ve yer yer kakma ile süslenmiştir. Köşe­lerde, başlık ve kaideleri istalaktitli sütun­lar mevcuttur. Giriş-kapısı altından yukarı ve yanlarda devam eden bir yaprak motifi mevcuttur. Kürsünün bitiminde tepe to­murcukları işlenmiştir. Kısmen benzerle­ri, avlu cümle kapıları taçlarında görül­mektedir.   Her yüzde kırmızı bordürler İçinde yazı ve geometrik şekiller pano ha­linde işlenmiştir. Bunlardan kapı üstlerin­de aynı ibare, İhlâs Suresi, satrançlı deni­len tarzda yazılmıştır. Arka yüzünde ise “Elhamdülillah” ibaresi dört adet olarak tekrar etmektedir. Cephelerde ise geomet­rik süsler mevcuttur.
Başkaca bir süs olmamasına rağmen, renkli taşlar, silmeler ve gövdenin üç yü­zündeki kemerli girintilerle çok zengin bir görünüşe sahip olan bu minare kaideleri, adeta başlı başına bir mimarî abide halin­dedirler. Pabuç kısmı kısa olup baklavalıdır. Gövde kırmızı taşlarla sekiz şerit ha­linde işlenmiştir. Pabuç üstünde ve şerefe altında kırmızı taşlarla geometrik süsler bulunmaktadır. Şerefe stalaktitleri dört sı­ra halinde sarkıtmalarla zenginleştirilmiş­tir.

 

Harimin sağ köşesinde hünkar mahfili yer alır. 10 sütun üzerinde duran mahfile, dışarıdan bir merdiven ve kapı ile girilir. Caminin mihrap tarafında, sağda ve pencere hizasında oğlu Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış Sultan Bayezid türbesi bulunur. Yine Yavuz Sultan Selim’in yaptırdığı solundaki türbede Kızı Selçuk Hatun da yatar; Koca Mustafa Reşit Paşa’nın mezarı da burada bulunmaktadır.