Sofularda saklı tarih bahçesi…

Yıllardır komşuyuz Bıçakçı Alaaddin Cami’ne. Geniş bahçesi, devamlı akan suyu ve zarif şadırvanı ile teravih namazlarında vazgeçemediğimiz camilerdendir. Nidai Sevim hocamızın da bu cami ile ilgili yazısını okudum ve yazıda  bahsettiği Şehir ve Kültür Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kamil Berse ağabeyimizi aradım hemen. Caminin detaylı hikayesini dinleyince şaşırdım tabi. Burası adeta Fatih- Sofularda saklı bir tarih bahçesi gibi duruyor. Bu caminin suyu o kadar temiz ki bir zamanlar buradan camiye gelir gelsin diye su satışı da yapılmış. Ayrıca Mehmet Kamil Berse ağabeyin verdiği bilgiye göre bir ara burada bu suyu değerlendirmek için canlı alabalık tesisi bile kurulması düşünülmüş. İşte kısaca cami ile ilgili detaylar:
HAZİRESİNDE İKİ SADAKA TAŞI
Bıçakçı Alâaddin Camii, Fatih’te, Sofular Caddesi’ni Horhor Caddesi’ne bağlayan Molla Hüsrev Sokağı’ndadır. Şeyh Alâaddin Mescidi ve Alâaddin Mescidi olarak da bilinen cami, Sünbül Efendi’nin halifelerinden Şeyh Alâaddin Ali Kefevî’nin eğitim verdiği tekke olarak kullanılmış. Uzun yıllar tekke olarak hizmet verdikten sonra,  zamanla harap olmuş. 1974- 77 yılları arasında Vakıfar İdaresi tarafından, halkın da katkılarıyla yeniden kesme taş ve tuğladan inşa edilerek ibadete açılmış. Caminin geniş bir haziresi (mezarlık) Hazirede din adamları, şeyhler ve o dönemin ileri gelenlerinin mezarı var.  Hazire içinde iki tane sadaka taşının olması da ilginç. Aslında cami girişinde veya çıkışında olması gerekirken sadaka taşları hazire içine atılmış durumda. Dileğimiz inşallah onların uygun olan yerlere konulması.

ŞIRIL ŞIRIL AKAN SUYUNU GÖRMELİSİNİZ
Cami, iki mahalle arasında geçişi de sağlayan büyük bir avlu içinde yer alıyor. Avlu içinde şadırvan ve bir kaynak bulunuyor. Bu kaynaktan bilek kalınlığında buz gibi tatlı su akıyor. Kamil Berse ağabeyin verdiği bilgiye göre su tahlili yapılmış. Ama tabi yıllar önce yapıldığı için şimdi sadece su şırıl şırıl akıyor. Caminin şadırvanı da burada komşu olan Arap kardeşimizin maddi desteği ile tamamlanmış.

Cami avlusunda bir da vakıf var ve yüksek lisans doktora öğrencilerine yardım ediyor.

CAMİ MİMARİSİ HAKKINDA
Sümbül Efendi halifelerinden ve aslen Kırımlı olduğu da söylenen Şeyh Alâeddin Ali Kefevî (Ö.1562) 16. yüzyılın ilk yıllarında burayı mescid-tekke olarak yaptırmış. 1630’lu yıllarda Veziriazam Bayram Paşa’nın mescide minber koydurmasıyla camiye dönüşmüş mekân. Zaman içinde tamirler de görmüş. 19. yüzyıl başlarında, Celvetî ve Sa’dî tarikatlarına birlikte hizmet veren mescit, tekkelerin kapatılmasından sonra sahipsiz kalmış ve pek çok tekkenin akıbetine duçar olarak harap olmuş.

Vakıflar Genel Müdürlüğü desteği ve halkın yardımı ile 1974-1977 yılları arasında bir sıra kesme taş ve iki sıra tuğla ile yeniden inşa edilmiş. Cami, son hali ile Osmanlı mescidlerinin görünümüne kavuşmuş. Alt katında bir de Kur’an kursu bulunuyor. (Burada bir küçük not düşelim. Bıçakçı Alaaddin ismi bir yanlışlıktan kaynaklanmıştır. Asıl Bıçakçı Alaaddin (Unkapanı) cami, Haydar Mahallesindedir. H.190/M.1504 tarihinde vefat eden Bıçakçı Alaaddin Ali tarafından kendi adına yaptırılmıştır.)

Kaynak:

http://www.mustafacambaz.com/details.php?image_id=26193

https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/fatihin-ortasinda-sakli-bir-huzur-menbai-h19969.html