Türkiye’yi markalaştıran usta grafiker !

““İhap Hulisi” desem kim tanıyor acaba?

Sultan Ahmet Meydanında tam meydanda karşınızda büyük bir bina görürsünüz. Dikilitaşların bittiği yerin karşısında Marmara Üniversitesine bağlı olan Cumhuriyet Müzesi vardır. Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi Özgün Baskı Koleksiyonu, kısa süreli sergilerin yapıldığı Sanat Galerisi ve İhap Hulusi Görey Galeri’sinden oluşmaktadır. Bu ismi hiç duydunuz mu bilmiyorum. Fakat, İhap Hulisi birçok başarılı işlere imza atmış çok değerli bir “Grafiker Sanatçısıdır.” Türkiye’nin ilk kurulduğu yıllarda birçok kamu kurumunun afişlerini yapmıştır. Yine birçok özel kuruluşun da afişlerini yaparak  “Genç Türkiye’nin” tanıtılmasına büyük önem vermiştir. Peki, ömrünün sonunda ne oldu dersiniz? İŞTE DETAYLAR:

İLK İŞİ ALFABENİN KAPAĞI
28 Kasım 1898’de Mısır’ın Kahire şehrinde doğan İhap Hulusi, Mısır’ın ünlü bir mimar ve müteahhiti olan Ahmet Hulusi’nin oğludur. Kemahlı bir asker olan dedesinin Hıdıv maiyetinde görev yapması nedeniyle Mısır’a gelmiş bulunan aile, I. Dünya Savaşı’nda Kahire İngiliz işgaline uğrayınca İstanbul’a döndü. Kardeşlerinden Yavuz Görey Türkiye’de ünlü bir heykeltıraş, Nihat Hulusi ise Mısır’ın önde gelen müzecilerinden birisi olmuştur. İhap Hulusi, ilk ve orta tahsilini Kahire’deki İngiliz okullarında yapmıştı. 1917’de Almanya’da yaşayan bir ressamdan postayla resim dersleri aldı, 1920 yılında resim eğitimi görmek üzere Almanya’ya gitti. Önce Münih’de Heimann Schule atölyesinde üç yıl çalıştı. 1923’te düzenlenen Galatasaray Sergisi’ne Almanya’da yaptığı çalışmalarıyla katıldı. Daha sonra Kunstgewerbe Schule’ye devam ederek tahsilini tamamlayan İhap Hulusi, 1925’te İstanbul’a döndü.

İhap Hulusi Görey’in yıllarca ilkokul birinci sınıflarında okutulan ALFABE’nin kapağını Atatürk’ün siparişi üzerine 1932 yılında tasarladı.

YAPTIĞI AFİŞLER ÜLKEMİZİ TANITTI
Arapça, Almanca, İngilizce ve Fransızca bilmesi nedeniyle babası tarafından Dışişleri Bakanlığı’na girmesi istendi, kısa bir süre Dışişleri Bakanlığında çalıştıysa da sonunda memuriyeti reddetti ve hayatını resim yaparak kazanmakta ısrar etti. Kendini tanıtmak için önce zamanın en gözde dergisi olan Akbaba dergisinde Münif Fehim ve Ramiz Gökçe’yle birlikte karikatürist olarak çalıştı.

Zamanla afiş çalışmalarına ağırlık veren İhap Hulusi, afişi yaparken “Buluş”un önemine değinerek “Seyredenlerin ilgisini çekmeli ve düşündürmeli” diye yorumladı. İlk afiş siparişini 1927’de aldı; bu, İzmir’den İnci Diş Macunları’nın reklam afişi idi.

İhap Hulusi, birçok gazete ilanı ve afiş siparişi almaya başlayınca 1929’da İstanbul’da ilk atölyesini kurdu. Kulüp Rakısı etiketi(1930) ve Atatürk’ün siparişi üzerine Türk alfabesinin kapağını (1932) tasarladı, Ziraat Bankası, Türkiye İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Garanti Bankası, Sümerbank, Emlak Kredi, Türk Ticaret Bankası, Maliye Bakanlığı (tahviller), Türk Hava Kurumu, Kızılay, Yeşilay, Tariş, Zirai Donatım Kurumu ve birçok özel kuruluşa çeşitli çalışmalarıyla hizmet verdi.

Çoğu taşbaskısı olan yüzlerce çalışma ile 50 yıllık bir dönemin endüstri, kalkınma, ticaret ve sosyal yaşamın gelişmelerini belgeledi. Yeni kurulmuş bir devletin ilk uzman tasarımcısı olarak tanındı. Cumhuriyetin 10. yılında yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine Atatürk tarafından kol saati hediye edilir. 1948’de Viyana Uluslararası Afiş Sergisi’nde ‘Bursa ve İzmir’ adlı afişleriyle derece aldı.

SEFALET İÇİNDE BİTEN BİR ÖMÜR
Birçok sergi açtı, ilk sergisini 1935’te İstanbul’da, Beyoğlu’nda açtı. Türkiye’deki ilk grafik tasarım sergisi bu şekilde açılmış oldu.

Suluboya çalışmalarının yanı sıra, son yıllarında hat sanatını modernize ederek başarılı örnekler veren İhap Hulusi Görey, ömrünün son yıllarında çizim yeteneğini yitirdi, tanıtımını yaptığı hiçbir kurum tarafından sigortalanmamış olduğu için son yıllarını Şişli’deki dairesinde sefalet içinde geçirdi.

Çevresindekilere mektup yazdıysa da sanatçı onuru nedeniyle uzun süre gönderemeyen sanatçıya, Milli Piyango için yaptığı çizimlerden dolayı cüzzi bir aylık bağlandıysa da bu parayı kullanmaya ömrü yetmedi ve 27 Mart 1986’da İstanbul’da 88 yaşında yaşamını yitirdi.