Yemek Yedirmeyi Seven Paşa Türbesini Mutfak Yaptı

İstanbul’da dedik ya her taşın bile bir hikayesi var yeter ki görmesini bilelim. Bizde Üsküdar’ımızı gezerken bir türbe gördük, Hacı Ahmet Paşa türbesi. Türbeyi görünce biraz tefekkür ettim, Allah Allah, türbenin diğer türbelerden bir farkı yok ama beni etkilemişti. Sanki mimariden anlıyormuş gibi türbeyi inceden inceye süzmeye başladım. Neyse uzatmayalım, biraz araştırdık ki bu türbede yatan Hacı Ahmet Paşa yemek yedirmeyi seven biriymiş. Ve ölümünden sonra da özel dini gün ve gecelerde türbesinde yemek verilmesini vasiyet ve vakfetmiştir. İşte detaylar:

 MİMAR SİNAN’IN BİR İLGİNÇ TÜRBESİ DAHA
Doğancı Ahmet Paşa tekke için günlük yemek tahsisatı tayin etmiş, kabrinde ise mübarek gün ve gecelerde yemek dağıtılmasını şart koşmuştur, Tekke ve türbesinde yemek dağıtımı için tahsisat belirleyen Doğancı Ahmed Paşa, bu sayede hayırseverliğini daha da ön plana çıkartmıştır. Tekkede yemek dağıtımına ilişkin sadece günlük yemekten bahsedilmesi, mübarek gün ve gecelere değinilmemesi alışılmadık bir durumdur. Tekkelerde mübarek gün ve gecelerde yemek dağıtımına özel bir önem verildiği bilinmektedir. Doğancı Ahmed Paşa mübarek gün ve gecelerde yemek dağıtımının tekkede değil kabrinde yapılmasını istemiştir. Doğancı Ahmet Paşa, vakfiyesinde şart koştuğu üzere, kendisi için türbe yaptırmıştır. Vakfiyesinde “Hangah-ı mezbure civarında nefs-i nefisleri için bir merkâd-i şerif bina edüb vakfettiler” diye geçmektedir. Ölümünden sonra türbede kimlerin görevlendirileceğini, hangi görevleri üstlenecekleri ve onlara ne kadar ücret tahsis edileceğini vakfiyesinde belirtmiştir. Türbe sekizgen gövdeli, sağır kubbeli, düzgün küfeki taşından yapılmış yalın görünüşlü bir yapıdır. Mimar Sinan tarafından yapılmıştır (Kuran, 1988). Kapı kitabesine göre Hicri 984 (1576-7) yılında Hacı Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Literatürde ölüm tarihi olarak 1588 zikredildiğine göre, ölümünden çok önce türbeyi yaptırmış olmalıdır (Erçağ, 1989: 229). Türbedar için bir odanın ayrılmış olduğu vakfiyede gösterilmektedir. Türbedar odasından vakfiyenin saraydan bahsedilen bölümünde söz edilmektedir.
İKİ PADİŞAHIN SIRDAŞI(MUSAHİBİ) OLDU
Anadolu beyliklerinden İsfendiyaroğulları beyliğine mensup ve yine Anadolu beyliklerinden olan Candaroğulları beyliğinin son hükümdarı Kızıl Ahmed bey’ in torunlarından olan Hacı Ahmet paşa aynı zamanda Sulatan III. Murad’ın sadrazamlarımda Şemsi Ahmet Paşa’nın amcasıdır. Dönem itibarı ile Osmanlı eğitim yapısı içerisinde Enderun da eğitimini tamamlamış daha sonra devlet kademeleri içerisinde Konya, Şam gibi çeşitli yerlerde görev almıştır. Rumeli beylerbeyliği de yapan Hacı Ahmet paşa Kanuni sultan Süleyman’ın oğlu Sultan  II. Selim ve torunu olan Sulatan III. Murad Han’a hasnedimlik yani sohbet arkadaşlığı yapmıştır. Onlarla oturmuş kalkmış, muhabbet kurmuş, dostluklarını kazanmış ve hatta onlarla birlikte ava gitmiştir.100 yılı geçkin bir ömür süren Hacı Ahmet paşa Mimar Sinan tarafından sağlığında yapılan ve bugün Üsküdar’da Halk caddesi üzerinde bulunan  ve Doğancılar parkının tam karşısında yer alan türbesinde yatmaktadır. Türbe aynı zamanda Çakırcıbaşı Hasan  Paşa cami’nin bahçe kısmında bulunmaktadır.

HALVETİ TARİKATININ YAYGINLAŞMASINI SAĞLADI
XVI. yüzyılda Halveti tekkelerinin İstanbul’da hızla yaygınlaşmasına hanedan mensuplarının ve onlarla yakın ilişki içerisinde olanların büyük payı vardı. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Hacı/Doğancı Ahmed Paşa 1 da hanedan ailesi ile yakın münasebeti olan bir kişiydi. Hem İstanbul’da hem de İstanbul dışında birtakım yapıların bâniliğini üstlenmişti. İsfendiyar oğullarından Şemsi Ahmet Paşa’nın akrabasıydı, Sultan II. Selim ve III. Murad’ın musahipliğini yapmıştı. Doğancı Ahmed Paşa, Kızıl Ahmed Paşa’nın torunlarından ve İsfendiyaroğulları sülalesindendir. Enderun’da yetişmiş, kendisine doğancı namını kazandıracak olan çakırcıbaşılık vazifesini üstlenmiştir. 1556’da büyük mîrahûr olan Paşa, sırasıyla Konya (1558), Rumeli, Şam (1563-1564) ve tekrar Konya valiliği (1571-1572) yapmıştır. Yüz yaşını aşkınken 1588’de öldüğü ve Üsküdar’daki sarayının yanındaki türbesine gömüldüğü söylenmektedir. Ahmed Paşa Sultan II. Selim ve III. Murad ile çok yakın ilişkiler kurmuş, onların musahibi olmuştur. Doğancılıkta usta olduğu, ileri yaşlarında dahi padişahla ava gittiği kaynaklarda zikredilmektedir. Doğancı Ahmed Paşa’nın bu yapılar için vakfettiği mülklerin birkaçı Üsküdar’da bulunmakla beraber, çoğunluğu İstanbul dışında bulunmaktadır. Sapanca’da, Konrapa’da, Karacaşehir’de, Bindirekli’de, Mihalıççık Hisarı’nda, Kayseri’nin farklı köylerinde, Tokat’ta, Serez kazasında akarları mevcuttur.
Kaynak: