Yeni Cami Neden *Yeni Cami*?

66 YILDA TAMAMLANAN YENİ CAMİİ

 1597 yılında III. Murad’ın eşi Safiye Sultan tarafından inşa emri verilen Yeni Camii’nin inşası Valide Sultan’ın emri ile 1660 yılında tamamlandı. Caminin temeli o tarihlerde gümrüğe ve limana yakın olan Yahudi ve Hristiyan mahallesinde atıldı. Caminin inşası 63 yıl sürdü.

ÜÇ MİMAR TARAFINDAN TAMAMLANAN YENİ CAMİİ

Caminin üç tane mimarı vardır. 1597 yılındaki ilk mimarı Mimar Sinan’nın yetiştirdiği Ser Mimaran-ı Alem Davud Ağadır. 1603 yılındaki ikinci mimari ise Dalgıç Mehmed Çavuş’tur. 1660 yılındaki mimar ise Ser Mimar-ı Hassa Mustafa Ağa’dır.

Eskiden surlarla çevrili olan Eminönü’nün dışa açılan bazı kapıları vardı: Bahçe kapısı, Çıfıt kapısı ve Balık pazarı. Caminin bulunduğu yerin etrafı deniz ile kaplıydı; denizden dolayı temel çukurlarından su çıkmaya başlayınca gece gündüz tulumbalarla su boşaltılmaya başlandı.
TEMELİ KUBBE ŞEKLİNDE
Bu nedenle, Davud Ağa, ‘’Mimar Sinan’ın Büyükçekmece köprüsünde yaptığı gibi, büyük kazıklar çaktırıp, bunların başlarını kurşun kuşaklarla birleştirmiş ve binanın temel taşlarını bu tabanlara oturtmuştur’’. Bu uygulama Haliç kıyılarında da mevcuttur, Haliç kıyılarında çökme ve kaymalar olduğu halde tabanlarda hiçbir arıza görüşmemiştir. Bu da eserin güzelliğini pekiştirmektedir. Çukurlarla mücadele veren Mimar Davud Ağa, 1598 yılında İstanbul’da meydana gelen bir veba salgınından dolayı vefat etti. Mimar Davud Ağa’nın vefatından sonra Camiinin mimarlığına Dalgıç Mehmed Çavuş getirildi. Çalışmalar 1603 yılına kadar devam etti. 1603 yılında ise III. Mehmed ve arkasından Safiye Sultan’ın ölümü üzere, ilk taklarına kadar yükselmiş olan caminin inşaattı 1660 yılına kadar yarım kaldı.
HEM İNSANLARA HEM YAPILARA YARDIM
1660 yılında İstanbul’da bir yangın meydana geldi, İstanbul halkı gibi Yeni Caminin bulunduğu Bahçe kapısı çevresi de bu yangından etkilendi. Sefalet ve acı ile mücadele eden halka Sultan IV. Mehmed’in validesi Turhan Sultan hanımefendi de yardımda bulundu. Yangın yerlerini gezene Turhan Sultan inşası yarım kalan Yeni Camii’nin de hasara uğradığını fark etti.
O sıralarda bir cami yaptırmayı düşünen Valide Sultan, yarım kalan Yeni Camiinin 59 yıl sonra devam ettirilmesini istedi. 1660 yılında camiinin duvarlarından bir sıra taş sökülerek yapıyı yeniden başlattı. Mimarlığına Ser Mimar-ı Hassa Mustafa Ağa tayin edilmişti. Yeni Camii 1663 yılında, 5 Rebiül ahir günü mevlit okunup Cuma namazı kılınarak açıldı. Açılışta Valide Sultan, IV. Mehmet ve Köprülü ‘’Fazıl Ahmed Paşa’’ ile bütün vüzera ve ulema hazır bulundu. Açılışta, Turhan Sultan bütün davetlilere kıymetli hediyeler dağıttı. Katılan tüm devlet erkanları da en süslü, pahalı ve değerli halı, avizeler hediye ettiler.
HALKTAN PARA TOPLANARAK YAPILAN CAMİ
Caminin yapılışı sırasında, Osmanlı hazinesinin durumu belli olduğu için harcamalar için halktan ilk defa para toplandığı için halk şaşırmış ve bu adet yeni mi çıktı diyerek caminin adını yeni adet cami, para toplanan cami diye söylene gelmiştir.

MİMARİ YAPISI

Yeni cami’nin plânı, Mimar Sinan’nın Şehzade Camiinde kullandığı plânın daha ayrıntılı bir şeklidir ve ortada büyük bir kubbeyi tutan dört ayak ile, yanlarda dört yarım kubbeden meydana gelmiştir. Kare bir alanı kaplayan bu merkezî kubbe ile dört yarım kubbenin köşelerinde kalan boşluklar, küçük tam kubbelerle Örtülmüştür. Yalnız avlu tarafında mevcut olan alt ve Üst galerinin ilâvesiyle bina dikdörtgen bir şekil almıştır. Kuzeydoğu ve güney batı uzun cephelerinde dıştan ve içten ufak sütunlara dayandırılmış ufak galeriler ve maksureler vardır. Cami alçak bir yerde kurulduğu için, oldukça yüksek bir su basmanın üstüne inşa edilmiştir. Buraya merdivenlerle çıkılmakta ve cümle kapılarından içeriye girilmektedir. Cami, diğerlerinde olduğu gibi bir harım ile şadırvan avlusundan ibarettir. Bu avlu kare bir alanı kaplamakta ve her kenarda 6’şardan toplam 20 sütun bulunmaktadır. Bu direkler 24 kubbeyi taşımaktadır. Avlunun ortasında gayet sanatlı sekiz köşeli, İstalaktitli başlıklara ve kemerlere dayanan kubbeli bir şadırvan vardır.Bu avludan oldukça nefis istalaktitlerle süslenmiş cümle kapısını geçerek İçeri girdiğimizde, camiin dört ayak üzerine oturmuş büyük kubbesini ve insanda sonsuzluk duygusu meydana getiren kavsinin altında kademeleşerek onu tutan yarım kubbeleri ve tali kemerleri görürüz. Cümle kapısının önündeki iç galeri 8,12,16 kenarlı ayaklara oturmakta ve biraz yayvan olan kemerler galeriyi esas harîrnden kısmen ayırmaktadır. Yan ve arka galerilere,yanlardaki istinat duvarları içindeki merdivenlerden çıkılmaktadır.
Camiin tam ve yarım kubbeleri, kemerlerden sonra istalaktitli bir silmeyi müteakip inşa edilmiştir. Böyle bir geniş ve müzeyyen silme hiçbir camide tatbik edilmemiştir. Yeni Cami’de klasik nizamların biraz zayıfladığı ve bu yüzden kubbenin biraz daha sivri inşa edildiği gözlemleniyor. Bu durum içeride, esas kemerlerde ve yarım kubbelerde de vardır. Yine beher yarım kubbeyi tutan üçer kemer hiçbir abidede o zamana kadar tatbik edilmemiş sepet kulplu kemerlere benzeyen basık yuvarlak şekillidir. Camiin dış görünüşü Süleymaniye’ye göre biraz daha sivri ehramı şekli çok düzenli ve ahenkdardır. Büyük kubbe yarım kubbelere, onlar da daha küçük-kubbe ve kemerlere dayanmaktadır. Camiin Hünkâr mahfilinin altında maksurelerin dayandığı sütunlardan ayrı İki tane somaki mermer sütun vardır ki, Girit savaşı ganimetlerinden alınarak buraya konulmuştur. Renkleri kırmızımtrak sarı olan bu sütunlar oldukça makbul parçalardır. Mihrabın İki yanındaki balıksırtı küçük sütunlar çok güzel işlenmiş olmalarına rağmen, mihrabın ebadını çok dikey ve yüksek gösterdiklerinden, yerlerinde adeta fazladan duruyor hissini vermektedir.

Yeni Camii’nin içindeki çiniler Sultanahmet Camiindekiler kadar çoktur. Camiinin zemin katı ile maksure katı duvarları istalaktitli silmelerine kadar çini ile kaplanmıştır.
Bu çinilerin renkleri açık ve koyu mavi, beyaz ve az miktarda yeşildir.

Camii’nin mihrabının yanında üçgen panolar, renkli mermerlerden yapılmış ve beyaz mermerlere kakılmış bir nevi mozaik sularla çevrilmiştir. Mihrabın üstünde ve yanlarında alçı pencereler bulunmakta.

 

 

Camiin avlu İçinde ve mihrabın karşısındaki cümle kapısından başka iki yanda da birer kapıları vardır. Avlunun da üç kapısı bulunmaktadır. Yeni Caminin doğu köşesinde şevli kemerin Üstündeki köşk ile, cami içindeki mahfel birbirine üç direkli bir galeri ile bağlanmıştır, bu galeriye aşağıdaki tören kapısından bir merdivenle çıkılır. Bu galeriden camiin içindeki kare mahfile girildiğinde, burada iki nefis mihrab ile karşılaşılır, Bu mihrablar küçüktür. Ayrıca burası çok güzel mermer ve çini İşçiliği ile süslenmiştir. Mahfilin cami içine bakan mermer parmaklığı da çok nefis bir eserdir. Dış galerinin duvarları da güzel çinilerle kaplanmıştır. Köşke girilen ve aşağıdan köşke çıkılan merdivenliğin kapıları tamamen sedefle İşlenmiştir. Köşke ufak bir kapıdan girilir ve bir antişambrdan sonra esas hole geçilir. Bu hol çok geniş bir koridora bağlanmıştır. Bu koridorun kuzey yönünde, yani Haliç manzarasına açık tarafta Valide Sultan’ın oturma, yatak odası ve bir tuvalet yeri bulunmaktadır. Buradaki odadan Bağaziçi, Beylerbeyi’ne kadar görünmektedir. Öbür yanda İse Galata ve Haliç sırtları seyredilir.

 

Koridorun doğu tarafında meyilli bir tahtıravan yolu vardır ki, Bahçekapı’nın yanında açılan büyük kapıdan buraya çıkılır. Bu meyilli yolun sırtı Gömlekli kuleye dayanmakta ve burada bulunan zaviyeye yakın bir kıvrım yapan sur duvarlarına dayanmaktadır. Gömlekli kulenin içi dolu olduğundan, üstü o tarihlerden itibaren bahçe olarak kullanılmıştır. Bu mahfilin en önemli özellikleri plânının, alçı pencerelerinin, çinilerinin, tezyinatının ve inşaatının çok orijinal oluşudur. Camiin üçer şerefeli.oldukça mevzun olan iki minaresi vardır ve camii şadırvan avlusundan ayıran büyük cümle kapısı duvarının iki ucuna inşa edilmişlerdir.

Kaynak: http://www.fatih.gov.tr/yeni-camii

https://istanbuldagez.net/tarihi/eminonu-yeni-camii/

https://islamansiklopedisi.org.tr/yenicami-kulliyesi